Arap arap arap…
Acaba bu kavramların içinin boşaltılıp, gündelik, sıradan sloganlar haline getirilerek anlamının zayıflatılması ilerde oluşacak bir suçlanma konusunda önlem almaya mı dönüktü?
1960’lı yılların sonu, 70’lerin başında müthiş bir Bursaspor futbol takımı vardı. Hiç unutmuyorum, İzmir Alsancak Stadyumu seyircisi, bu takımın ten rengi daha koyu olan bir futbolcusunu, “Arap arap arap” diye sözde aşağılayarak moralini bozmaya çalışırdı.
Çizgide oynayan futbolcu da, efendiliğinden olsa gerek sahanın içine doğru kaçardı. Biz yeni yetmeler bu tribün vandallığına gülerek eşlik ederdik. Gerçi sonraki yıllardakiler yani Beşiktaşlı Pascal Nouma gibiler, elini şortunun içine sokarak daha anlamlı yanıtlar vermişlerdi!
Gülerek, eğlenerek insanların rengi ile alay etmenin, çocuk aklımızla ırkçılık olduğunun farkında değildik. Son Başakşehir maçındaki hakem rezaleti sonrasındaki yorumlar hala da bilmediğimizi gösteriyordu…
“Afro-Amerikalı” şeklinde, yeni yeni kullanılmaya başlanan deyimin yerini tutacak kelime bulunamazdı.