Çalışan Gazeteciler Günü’nde Cumhuriyet
Çalışan Gazeteciler Günü’nde Cumhuriyet
Cumhuriyet bir gazeteden fazlasıdır… Ne olduğu konusundaki genel kabul görmüş söylemler bir yana, Cumhuriyet’in bir “okul” ve bir “kimlik” oluşu çok önemlidir.
Taşralı olmayan çok bilmez, Cumhuriyet hem kentli yaşamın kırsala doğru uzantısı, hem de kimlik verenidir. Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyetinin değerlerine inanan kırsalın aydını, emekçisi ve dahi seçkini Cumhuriyet okuyuculuğunda buluşur. En azından tanışır.
Dünyada başka örneği var mıdır bilinmez ama taşrada hiç tanımadığın bir insana sırf Cumhuriyet okuyor diye içtenlikle selam verilir. İşin ilginci, kırsaldaki sağcı bile Cumhuriyet okuruna saygı duyar. Bu saygı, gazetenin taşıdığı ideoloji ve dünya görüşünden ziyade, onun okurunun ahlaklı olacağı ön bilincidir.
Devletlusu ile, yerlisi ile taşra sağcısı Cumhuriyet okuruna saygı duyarken bir taraftan da doğal olarak onu hedefine alır. Ama Cumhuriyet’i asıl hedef tutanlar, onu kurum olarak fethetmeye çalışanlar şehirli tayfadır. Türkiye bütünü, nedenselliğini çözemediği “Cumhuriyet savaşlarını” çok anlamaz ama yine de yorumda bulunur.
Yaşamının bir kesitinde Cumhuriyet okuru olmuşların bir bölümü, “…’den beri Cumhuriyet almıyorum. Cumhuriyet artık eski Cumhuriyet değil” kolay bilgiçliğindedir. En son ne zaman Cumhuriyet okuduğuna dair bir soru yöneltildiğinde ise çuvallar… Ama suç tabii ki bu son tahlilde okuyucuda değil, onun bu söylemine neden olanlardadır.