Depremin getirdiği

Deprem yine düştüğü yeri yakıyor. Geri kalanımız karmaşık duygular içindeyiz. Bencilce kendimize kıyamıyor, gerçeklerden kaçmak için, dramatize edilen yorumları dinlemiyor, görüntüleri izlemiyoruz.

Liseyi İzmir’de yatılı okudum. Uzun yatakhane koridorundaki metal dolapların birbirine çarparak çıkardığı korkunç sesi, yıllarca depremin uğultusu diye yakınlarıma anlattıydım.

Deprem biz veletler için bir oyundu. Büyük bir çeviklikle daha ilk sarsıntıda terliklerinin üstüne konarak, on saniyede yatakhaneyi terk eden arkadaşımız Ufuk efsane olmuştu.

Tarih dersinde, depremle yok olan antik şehirleri yarım kulak dinledik. O zamanlar insanlık tarihini yaşamımızın kısacık süresiyle eşdeğer gördüğümüz için depremin yıkıcılığını, yol açtıklarını doğal olarak hiç anlamadık.

Anlattıklarım yarım asır öncesine aittir… Ancak haftalar sonra binlerce ölüsü olduğunu öğrenebildiğimiz 1966 Varto depreminin üstünden geçen süreden bahsediyorum. 

Şimdi artık ya deneyim ya da iletişim kanallarının gücüyle ve de büyük şehirlerimizi vurabileceği kaygısıyla depremi iliklerimize kadar hissediyoruz. Ama yalnızca hissediyoruz…

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
AKP’nin demokrasi şöleni kongreleri 12 Ekim 2024 | 68 Okunma Tasarruf tedbirini bahane eden yerel basın 22 Ağustos 2024 | 1.594 Okunma Olimpiyat açılış ve kapanıştan ibaret değildir 09 Ağustos 2024 | 1.335 Okunma Avrupa Futbol Şampiyonası kapatılsın… Olimpiyat kalsın… 20 Temmuz 2024 | 61 Okunma 3 Haziran Dünya Bisiklet Günü’nde Nazım Hikmet 03 Haziran 2024 | 1.276 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar