Mazot bidonuyla anlatılmalı...
Yoksunluk ve yoksulluktaki artışı halka anlatabilecek somut simgeler bulmak çok kolay değil. Sosyal sınıfların tüketim alışkanlığının farklılık göstermesi, bu konuda ortak bir parametrenin...
Yoksunluk ve yoksulluktaki artışı halka anlatabilecek somut simgeler bulmak çok kolay değil. Sosyal sınıfların tüketim alışkanlığının farklılık göstermesi, bu konuda ortak bir parametrenin oluşturulabilmesini zorlaştırıyor.
Örneğin, bisiklet sporu yapan bir üst orta sınıf, lastik bulamayınca çılgına dönerken; bir lümpen, müptelası olduğu sigara çeşidine ulaşamayınca kriz geçirebiliyor. Bunlar işin yoksunluk kısmı; biz yoksulluktan yani aynı parayı ödeyerek daha az alınan mal ve hizmetten bahsediyoruz.
Sunulan rakamlar, göstergeler, veriler, içinde yoksullaşmanın da olduğu her türlü geri gidişi, düşüşü anlatmakta yetersiz kalabiliyor. İnsan, o tablonun içinde kendisinin de yer aldığını anlamıyor. Yoksul kalışı kendisine konduramıyor.
Ülkedeki kötüye gidişin insan hakları ve hukuk alanındaki göstergelerle sergilenmesini zaten hiç görmemezlikten gelen konsolide yüzde ellilikler ise, ekonomik alandaki fakirleşmelerini iktidara destek uğruna sineye çekiyorlar.
Elektrik faturasındaki çeşitli isimler altındaki uydurulmuş bedelleri, misal TRT payını; ya da kaçak su kullanım bedeli filan gibi dolaylı vergi artışlarını bir şekilde kabulleniyorlar. Yani bir hizmetin içine yedirilmiş “salmayı” hiç umursamıyorlar. Öyleyse, özellikle kırsalda farkındalık için ne yapılmalı?
Kullanılan maldaki fiyat artışını soyutça söylemek yerine karşılaştırmalı somut örnekler verilmeli. Misal: On torba çimento ile tarlana kaç metre duvar örerken, şimdi ne yaparsın? Ya da, on torba şeker gübresini şu kadar ağaca kullanırken şimdi kaç ağaca yetirebiliyorsun?