Meşrebine göre 29 Ekim
29 Ekim hiçbir dönemde bu denli, “ kapanın elinde kaldığı” bir bayram olarak kutlanmamıştı.Cumhuriyeti değersizleştirmek için kendi “mezhebine göre ” koyduğu kurallarla 29 Ekim’i halktan koparan...
29 Ekim hiçbir dönemde bu denli, “ kapanın elinde kaldığı” bir bayram olarak kutlanmamıştı.
Cumhuriyeti değersizleştirmek için kendi “mezhebine göre ” koyduğu kurallarla 29 Ekim’i halktan koparan siyasi iktidar, kalanların da(!) “ meşrebine” yani tuttukları yola göre kutlama yapmasını planlarında öngörmüş olmalıydı.
Örneğin bu yıl çelenk töreni Pazar günü oldu. Kamu yöneticilerinin, tamı tamına 3 dakika 32 saniye süren kutlama için tatil günlerini heba etmeleri içleri burktu! Zevat hızla tören alanından uzaklaşırken af buyursunlar, siyasi iktidarın bayağılık ile “zerzevat” olarak kolayca niteleyebileceği “cumhur” yani halkın bizatihi kendisi, saygı duruşu ve istiklal marşı ile tören tekrarı yapıyordu.
Birkaç yıl önce siyasi parti ve derneklerin çelenk koymaları engellenmeye çalışılırken, iktidarın zabıta güçleri artık o uğraşıyı bile değmez bulmuştu. Çünkü halkın küçük karşı koyuşları ve bundan aldıkları tatminlerle yetinmelerinin, onların büyük projelerini engellemeyeceğini biliyorlardı.
Bayraklar asıldı erkenden. Bazıları inadına, atık iyice kutuplaşmış olan ülkede safını belli etmek için asarken, birileri de “neme lazım” diyerek en büyük bayrağı, en işlevsel olduğunu umarak astı! Şehirde bayrak asmayanlar acizane not edilirken, içinde kalpaklı Atatürk olanlar ayrıca sınıflandırıldı.
Sosyal medyadaki kutlama paylaşımlarının, içeriğine bakmaksızın layk edilmesinden işaret parmakları nasırlaştı. Kendi takipçi sayıları ve onların beğenileri ile sınırlı kalan mastürbatif manifestolar ard ardına havalarda uçtu. Atatürk ve bayraklı paylaşımların satır aralarındaki Cumhuriyet değerleri, ulusalcılık, kör milliyetçilik içerikleri cımbızla ayıklandı, değerlendirildi.