Sözümüz Alman halkına değil ki!
2017 yılı notlarıma baktığımda, Türkiye'nin, Batı Avrupa ile medya üzerinden sürdürdüğü iletişiminin 18 Ocak’ta da devam etmekte olduğunu görüyorum. O gün Batı’ya...
2017 yılı notlarıma baktığımda, Türkiye'nin, Batı Avrupa ile medya üzerinden sürdürdüğü iletişiminin 18 Ocak’ta da devam etmekte olduğunu görüyorum. O gün Batı’ya seslenilerek, “Onların özgürlük diye bir dertleri olmadığı, oysa bizde özgürlüğün Avrasya Tüneli’nden, Marmaray’dan geçtiği” belirtiliyor!
Tanınmış Alman masal yazarları Grimm Kardeşler’in Hansel ve Gretel isimli eserlerinden alınmış gibi duran, “George ve Hans” özneli mesajlar silsilesinin, 2017 yılında da başat rolünü sürdürmekte olduğunu ocak ayı sayfalarında okuyorum.
Şubat’ın hemen başındaki bir turizm toplantısında yapılan, “Komşuna da al gel” temalı bir çağrı, doğaldır ki en çok yurttaşımızın yaşadığı Almanya’ya yönelmektedir. 11 Şubat notlarım arasına ise, “Avrupa’ya kimlikle girilebilmesi” çalışmalarının sürdürülmekte olduğunu düşmüşüm.
Kıyamet 2 Mart’ta kopuyor: Almanya, iki bakan, Zeybekçi ve Bozdoğan’ın Almanya'daki yurttaşlarımıza konuşma yapmasına izin vermeyeceğini söylüyor. Almanya’nın uygulamasının faşizanlığı ilk kez Bozdoğan tarafından dile getiriliyor. Ardından Nazi suçlamaları geliyor. Dışişleri ise, Alman “derin devletinin” sistematik uygulamalarından bahsediyor.