ABD’yi caydırmak için gerekli olan ilk adım
Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütünün saldırısında 9 askerimizi şehit verdik. Bu 20 gün içinde aynı bölgedeki ikinci önemli saldırı. 22-23 Aralık’ta Hakurk ve Metina bölgesinde 12...
Irak’ın kuzeyinde PKK terör örgütünün saldırısında 9 askerimizi şehit verdik. Bu 20 gün içinde aynı bölgedeki ikinci önemli saldırı. 22-23 Aralık’ta Hakurk ve Metina bölgesinde 12 Mehmetçiğimiz hayatını kaybetmişti. Askeri uzmanlara göre, son saldırı da 20 gün önceki de mevcut şartlarda PKK’nın boyunu aşan nitelikte eylemler. Bir önceki saldırıda üs bölgesine sızan teröristlerin ABD ile saldırının tatbikatını yaptıklarına dair istihbaratı, televizyonda katıldığı bir programda Dr. Eray Güçlüer açıklamıştı. Neredeyse o bölgede yaşayan vahşi hayvanların bile inlerini bulmakta zorlanacağı, görüş mesafesinin 1 metreye kadar düştüğü şartlarda, teröristlerin son derece zorlu arazide ilerleyip, üs bölgesini eliyle koymuş gibi bulup saldırıyı gerçekleştirmesi dikkat çekiyor. Elde edilen istihbarata göre, PKK’lılar 20 Aralık 2023’te Suriye’nin Kamışlı bölgesinde bu saldırı için eğitiliyor, ardından tatbikat yaptırılıyor. Daha sonra ABD ve İsrail’in özel timlerinin eşliğinde saldırının yapılacağı alana kadar getiriliyor. Termal battaniyeler, kamuflaj giysileri, gece görüş cihazları ve gelişmiş ağır saldırı silahlarıyla teçhiz edildikten sonra saldırı yaptırılıyor. Elde edilen bilgiye göre, teröristlere üs bölgesinin koordinatları en fazla 20-30 santim sapmalık bir fark kesinliğinde veriliyor. Saptamaya göre, saldırıyı doğrudan CIA-MOSSAD unsurları yönetiyor.
Konuyu takip edenler açsından bu bilgilerin hiçbiri sürpriz değil. Bunlar olmasa da bütün Türkiye PKK’nın saldırılarının arkasındaki esas kuvvetin ABD ve İsrail olduğunun farkında. Kuşkusuz en başta kelle koltukta ABD’nin kara gücü PKK’ya karşı savaşan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve diğer devlet kurumlarının bu bilgiye sahip olduğunu görüyoruz. E, o zaman sorun ne? Madem yetkili ve sorumlu makamlar da bu gerçeği görüyor o halde bu tehdidi bertaraf edeceklerdir değil mi? Evet, Türkiye bunu başaracaktır ama mevcut politikalarla bu mümkün mü, bunu tartışıyoruz.
Önce şunu saptayalım: Bugün Türkiye sınırları içindeki PKK’nın terör eylemlerine girişme kabiliyetinin sınırlandırılmış olması, Irak’ın kuzeyinde geçici ve kalıcı üslerle alan kontrolünün sağlanması sayesinde oldu. TSK’nın hava operasyonlarıyla Irak’ın kuzeyinde Kandil-Mahmur-Sincar üçgenindeki terörist trafiği de belli ölçülerde engelleniyor. Irak’ın kuzeyindeki Pençe harekatları serisiyle Habur’un doğusundan İran sınırına kadar Türkiye sınırı boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir alan büyük oranda TSK’nın kontrolü altındadır.
Ama Habur’un hemen güneyinde Irak-Suriye sınır bölgesi ABD tarafından kontrol edilmektedir. Yıllardır PKK’ya bu güzergahtan binlerce tır silah, mühimmat ve teçhizat götürülmektedir. ABD Özel Operasyon timlerince PKK donatılmakta ve eğitilmektedir. PKK unsurları, Habur’un batısında Suriye’nin Kamışlı’dan Deyrizor’a kadar olan kuzeydoğu bölgesinde ABD’nin hava şemsiyesi ve sahadaki askeri unsurlarının koruması altındadır. İşte zurnanın zırt dediği yer burasıdır: Suriye’nin kuzeydoğusundaki ABD varlığı olduğu sürece, hem Irak’ın kuzeyinde alan kontrolü sağlayan hem de Türkiye sınırları içindeki Mehmetçiğimiz için PKK tehdidi devam etmektedir.
Evet, 2016’da Fırat Kalkanı, 207’de Zeytin Dalı, 2019’da Barış Pınarı harekatlarıyla Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e açılacak terör koridoru Türkiye tarafından bozuldu. 24 Temmuz 2015’ten bu yana Türkiye’de, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde binlerce terörist ortadan kaldırıldı. Fakat, Türkiye’ye yönelik Suriye içinden kaynaklanan PKK tehdidi bertaraf edilebildi mi? Hayır. Peki neden? Çünkü PKK, tehdidin kaynağı değil vasıtasıdır. Tehdidin ana kaynağını caydırmayı esas almayan, birtakım taktiklerle, pazarlıklarla zaman kazanmayı esas alan strateji, Türkiye’ye yönelik tehdidin artmasına neden olmaktadır.
Açık açık belirtelim: Ak Parti Hükümeti’nin ABD ile ilişkileri ve uyguladığı dış politika, Türkiye’nin ulusal güvenlik çıkarları için zaaf yaratmaktadır. İşte son somut örnek: PKK’ya yönelik operasyon yapan SİHA’mız ABD tarafından düşürdükten 18 gün sonra 23 Ekim’de, ABD’nin dayattığı İsveç’in NATO üyeliğine onay verilmesi yönündeki kanun TBMM’ye sevk edildi. 22-23 Aralık’ta 12 askerimiz şehit verdiğimiz saldırıdan üç gün sonra da TBMM’de onaylandı.