Arz-ı mev’ud’un aleti PKK

Tevrat’ta geçen “Arz-ı mev’ud” (vaadedilmiş topraklar) ifadesi ile kastedilen Nil’den Fırat’a uzanan coğrafyadır. Bugün İsrail’in Gazze’ye azgın saldırısıyla yeniden hatırlanan bu...

Tevrat’ta geçen “Arz-ı mev’ud” (vaadedilmiş topraklar) ifadesi ile kastedilen Nil’den Fırat’a uzanan coğrafyadır. Bugün İsrail’in Gazze’ye azgın saldırısıyla yeniden hatırlanan bu hayal, aslında evanjelist/siyonist ittifakıyla biçimlendirilen Neo-con takımının hazırladığı Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ideolojik/dinsel kılıfını oluşturuyordu.

BOP’un stratejik hedefinde, Çin’den Kuzey Afrika’ya uzanan coğrafyada 22 ülkenin sınırlarının değiştirilmesi bulunuyor. Bu stratejinin merkezindeki görev olarak, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin parçalanarak “Free Kurdistan”ın kurulması var. Bunun için ilk adım Irak’ın parçalanmasıyla atıldı. Günümüzde Suriye’de devam ettirilmek isteniyor. Tabii bu hedefe ulaşmak için öncelikli olarak, bölgenin iki büyük devleti olan Türkiye ve İran’ın ekarte edilmesi kilit önem taşıyor.

Emekli Tuğgeneral Prof. Dr. Fahri Erenel sık sık uyarıyor: “Aslında biz hep Amerika’yı konuşuyoruz PKK’ya, YPG’ye destek sağlayan İsrail’in ciddi istihbarat bilgileri verdiği, yaralılarını tedavi ettirdiğini asla göz ardı etmememiz gerekir. Yani eğer Ortadoğu’da Amerika varsa; İsrail’siz Amerika, Amerika’sız İsrail olmaz. Bu görünürde de olabilir, görünmeyen şekilde de olabilir.” (TRT Haber, 27 Ekim 2023)

Fahri Erenel generalimizin işaret ettiği durum,1948 yılında İsrail’in kuruluşundan itibaren geçerli. Biz buna İngiltere’yi de ekleyelim. İngiltere, bölgedeki tecrübesi ile “sessiz ve derinden”, Batı Asya’daki her olayın tam göbeğinde yer alıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin patronluğunda kurulan ve ana uygulayıcısının NATO olduğu Atlantik Sistemi için İsrail vazgeçilemez bir varlık durumunda. İsrail’in, kanun tanımaz, barbarca eylemlerinin arkasında da başından itibaren bu Atlantik iradesi var. Aslında büyük ölçüde yapay bir devlet konumunda olan İsrail’in Batı Asya’da ABD için bir koçbaşı olmanın ötesinde işlevleri var.

İsrail, Irak topraklarından başlayıp, Suriye ve İran’daki bölgelerin yanı sıra Türkiye’nin güneydoğusunu da kapsayan sözümona “Kürdistan” projesinin hep arkasında oldu. Bu projenin hem teorik hem de pratik alanda baş destekçisi olan İsrail’in neden bu projenin arkasında olduğunu, İsrail devletinin kurucusu David Ben Gurion’un “Periferi Teorisi”nde buluyoruz. Ben Gurion’un geliştirdiği bu teoriye göre, Arap topraklarında kurulan İsrail, Türkiye, İran ve Etiyopya gibi Arap olmayan ülkelerle ilişkiler geliştirecekti. İsrail, bu doğrultuda Türkiye’yle ve Şah’ın İranı’yla olağanüstü yakın ilişkiler geliştirdi. Bu işbirliği, üç ülke arasında “Trident” olarak adlandırılan bir ittifaka kadar ulaşmıştı.

Böylece Araplara karşı, müttefikler kazanacak ve öncelikle Filistin işgali tamamlanacak, ardından yavaş yavaş Büyük İsrail’e doğru gidilecekti. Periferi teorisi, “Arz-ı mev’ud” ile üst üste biniyordu. Önce Arapları, Arap olmayan ülkelerle çevrelemek, giderek Arap ülkelerini parçalayarak ortadan kaldırmak, ardından da “Arz-ı mev’ud”a ulaşmak için aralarında Türkiye’nin de bulunduğu ülkeleri parçalamak hedefleniyordu.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Chatham House: Trump’ın dış politikası Çin’in işini kolaylaştıracak 21 Kasım 2024 | 107 Okunma Türk’ün Türk’ten başka dostu yok mu? 17 Kasım 2024 | 66 Okunma ABD’nin planı var da gelişen dünyanın yok mu? 14 Kasım 2024 | 89 Okunma Trump’lı senaryolar 10 Kasım 2024 | 64 Okunma ABD’de yeni dönem ve Suriye 07 Kasım 2024 | 368 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar