Öcalan’ın çağrısı ve bugünün dünden farkı
Önce şu gerçeği saptayalım: Abdullah Öcalan, kurucusu olduğu örgütü, ara, ana, nihai hedeflerinin geçersiz olduğunu ilan ederek bütün kollarıyla birlikte tarihe gömdü! Böylece PKK, artık yok...
Önce şu gerçeği saptayalım: Abdullah Öcalan, kurucusu olduğu örgütü, ara, ana, nihai hedeflerinin geçersiz olduğunu ilan ederek bütün kollarıyla birlikte tarihe gömdü! Böylece PKK, artık yok hükmündedir. Öcalan’ın açıklamasından sonra, örgütün içinde, bu kararı şu ya da bu dış gücün yönlendirmesiyle tanımayacak olanlar, başı kesik tavuk gibi ortada dolanmaktan başka bir şey yapamaz. Unutmayalım, PKK belki de benzerlerinin hiçbirinde olmayan ölçüde lider kültüne bağlı bir örgüttür. PKK’nın örgütsel ve ideolojik yapılanmasında Öcalan’ın kimliği, özellikle örgütün ilk kuşak lider kadrosunda ona itiraz edebilecek kişiler tasfiye edildikten sonra, adeta bir peygamber olarak inşa edilmiştir. Bu durum, Öcalan 1999’da Türkiye’ye getirildikten sonra bile değişmemiştir ve geçen 26 yılda da aynen devam etmiştir.Sosyal medyada Öcalan’ın daha önceki yıllardaki açıklamalarına atıf yapılarak, “Biz bunları çok gördük!” şeklinde yayınlar yapılıyor. Öcalan’ın İmralı Adası’nda duruşmalar başladıktan sonra 3 Ağustos 1999’da avukatları aracılığıyla örgüte yaptığı “silah bırakma çağrısı”na gönderme yapılıyor. Öcalan, bu açıklamasında PKK’yı “silahlı mücadeleye son vermeye ve güçlerini, barış için, sınırların dışına çekmeye” çağırıyordu. Öcalan’ın 2013’te Diyarbakır’daki 21 Mart Nevruz mitinginde okunan mektubunda da “Silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.” ifadeleri yer almıştı. Öcalan yakalanmadan önceki dönemde de birden fazla defa “tek taraflı ateşkes” ilan etmiş ya da konuşmalarında “silahsız çözüm”den bahsetmişti....