PKK, sadece Türkiye’nin meselesi değil
PKK meselesinin halli sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor. PKK’nın tasfiye edilmesi, başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm gelişen dünyanın menfaatlerinin kesiştiği stratejik bir mücadele konusudur. 1970’lerin ikinci...
PKK meselesinin halli sadece Türkiye’yi ilgilendirmiyor. PKK’nın tasfiye edilmesi, başta bölge ülkeleri olmak üzere tüm gelişen dünyanın menfaatlerinin kesiştiği stratejik bir mücadele konusudur. 1970’lerin ikinci yarısında doğan ayrılıkçı bir siyasal hareket olan PKK, ABD’nin Irak’a yönelik 1991 Körfez Savaşı ve 2003 işgalinin ardından Atlantik’in bölge genelinde kullandığı stratejik aracı haline getirildi. PKK’nın Irak, Suriye ve İran şubelerinin kurulması Amerikan işgaliyle eş zamanlıdır. Amaç, PKK’yı Türkiye’nin yanı sıra, Irak, Suriye ve İran’da ayrılıkçı Kürt hareketleri içinde başat güç yapmaktı. Böylece, temeli 1990’lı yılların başında atılan Büyük Ortadoğu Projesi’nin stratejik hedefi olan İkinci İsrail operasyonunda liderlik rolü PKK’ya verilmek istenmiştir. Obama’nın PKK’yı “kara gücü” olarak kullanma uygulamasının arkasında bu strateji vardı.
Bu stratejide amaç, Irak, Suriye, Türkiye ve İran’ın parçalanarak ABD-İsrail kuklası devletçik oluşturmaktı. Aynı zamanda bu projeyle, belirlenen nihai hedefine ulaşamasa bile başta Türkiye olmak üzere, bölge ülkelerinin milli güç ve imkanlarını tüketen, emperyalizmin tahakkümünün devamını sağlayacak sürekli bir istikrarsızlık etkeni yaratılması amaçlanmıştır. Atlantik açısından bölge, Avrasya’nın kilididir. Atlantik cephesi, bu bölgede hâkimiyet kurarak, Rusya’yı kendi sınırlarına hapsetmek, Çin’in Avrupa ile bağlantısını kesmek, aynı zamanda bu bölge üzerinden Orta Asya’ya uzanan hattı kontrol altına almayı planlamıştır. Dolayısıyla en başta bölgedeki dört ülkeyi, ama toplam olarak gelişen dünyanın tamamının çıkarlarını hedef alan bir uygulamadır söz konusu olan.