‘Ulusal kurtuluş’u taçlandıran zafer
GAZİ Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha sevgi ve saygıyla anmamız gereken bir gün bugün... Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nihai zafere ulaştıran Büyük Taarruz’la, Mondros...
GAZİ Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını bir kez daha sevgi ve saygıyla anmamız gereken bir gün bugün...
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı nihai zafere ulaştıran Büyük Taarruz’la, Mondros Antlaşması’nın çöpe atılıp Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş belgesi olan Lozan’a giden kapının açıldığı 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun...
Başkomutan olarak Gazi Mustafa Kemal’in komuta ettiği Büyük Taarruz 26 Ağustos 1922’de başlamış, 30 Ağustos 1922’de düşmanın yenilmesinin ardından 9 Eylül 1922’de İzmir kurtarılmış ve böylece Ulusal Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanmıştı.
Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın taçlandığı Büyük Taarruz, Gazi Meclis’in bir kez daha “Başkomutan” olarak görevlendirdiği Mustafa Kemal önderliğinde kazanıldığı için aynı zamanda “Başkomutanlık Meydan Muharebesi” olarak da tarihe kaydedilmiştir.
TOPYEKÛN MÜCADELE
Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkması sonucu işgal edilen Anadolu’nun kurtuluşu, Mustafa Kemal’in savunduğu gibi Gazi Meclis’in aldığı düzenli ordu kurulması ve topyekûn milli mücadele kararıyla mümkün olmuştur.
Dağılan ordudan milli ve düzenli bir ordu kuran ve Gazi Meclis’te oluşan milli iradeye dayanan Mustafa Kemal ve silah arkadaşları bu güçle, emperyal güçlere karşı ilk ulusal kurtuluş savaşını vermişlerdir.
Bu milli mücadele anlayışı Başkomutan Mustafa Kemal’in, “hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” sözünde ifadesini bulur.
94 YIL SONRA
Büyük Zafer’in 94. yıldönümünde yine aynı mücadele ruhuna ihtiyaç duyduğumuz günlerdeyiz...
Bugünler 30 Ağustos’u hiç unutmamamız gerektiğini bir kez daha öğretti.
İçeriden sinsi bir işgal, dışarıdan bir kuşatma ve işgal niyetinin ortaya çıktığı bugünler milli mücadele ruhunun hatırlanması gereken günler.
15 Temmuz, Büyük Atatürk ve silah arkadaşlarının kazandırdığı ve emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hem de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yuvalanmış karanlık zihniyetin temsilcileri tarafından sivil işgalcilerle birlikte ele geçirilmesi girişimiyle karşılaştık.
Aynı günlerde Türkiye’yi parçalayıp Güneydoğu’sunda devlet kurmak isteyen PKK ve bağlı örgütlerinin silahlı güçlerini sınırda hazır beklettiği günlerdi...
Koşullar, 30 Ağustos günlerindeki koşulların değişik haliydi.