Depremle yaşamayı bilmek
İŞTE bu kez İzmir’de yine deprem, yine yıkım ve gözyaşı. Belli ki ne bu depremlerin ardı arkasının kesileceği var, ne de onların ardından dökülen gözyaşlarımızın dineceği...
İŞTE bu kez İzmir’de yine deprem, yine yıkım ve gözyaşı. Belli ki ne bu depremlerin ardı arkasının kesileceği var, ne de onların ardından dökülen gözyaşlarımızın dineceği...
Hep söyleniyor: Deprem değil, çürük binalar öldürür, lakin bizler inatla çürük binalarda oturmayı sürdürüyoruz.
Bir yerde eksik yapıyoruz ama nerede?
İnşaat teknolojisinde Türkiye, dünyada ilk beş ülke arasında yer almaktadır. İnşaat işini bu kadar iyi bilmemize rağmen bu güzelliği neden kendimize yapmıyoruz, anlayamıyorum.
Türkiye deprem kuşağı üzerinde bulunuyor. Tıpkı Japonya gibi depremle yaşamayı bilmeliyiz.
Japonya’da bizden çok daha şiddetli depremler olmasına rağmen ne binaları yıkılıyor, ne de insanları ölüyor.
Sebebi belli: Depreme dayanıklı binalar yapıyorlar.
İzmir’de yıkılan binaların balçık üzerinde inşa edildiğini gördük. Zemini balçık olan bostan tarlalarına 10-15 katlı binalara imar verip inşaatlar yaptırmışız.
Bu hal yalnızca İzmir’e özgü değil; Adapazarı’nda da böyle, İzmit’te de, Yalova’da da, Türkiye’nin başka yerlerinde de böyle.