Efendilik mi uşaklık mı?
Allah (c.c.) insanı eşya ve hadiseleri hükmü altına alması ve yönetmesi için yarattı. İnsanoğlu yaratılışı gereği açgözlüdür; yani doyumsuzdur. Öyle ki, insanın sahip...
Allah (c.c.) insanı eşya ve hadiseleri hükmü altına alması ve yönetmesi için yarattı.
İnsanoğlu yaratılışı gereği açgözlüdür; yani doyumsuzdur. Öyle ki, insanın sahip olduğu nefsi, hadsiz ve hesapsız şekilde Tanrılık iddiasında bulunur. Nefsin arzuları öylesine aşırıdır ki; evrenin idaresinde gerçek Tanrı ile ilahlıkta ortak olsa bile, gerçek Tanrı’yı yok edip, tek başına kalmak ister.
İnsanoğlundaki bu özellikleri en iyi onu yaratan bilir. İşte insanoğlunun doğuştan sahip olduğu bu özelliği ile çamura saplanmaması için, Allah ona kurtuluş önderleri (Peygamberler) ve kurtuluş reçeteleri (Kutsal kitaplar) göndermiş ve böylece hastalıklarından kurtulup erdeme ve saadete kavuşmasını dilemiştir.
Allah (c.c.) insanoğlunu dünya yaşamında sınava tabi tutmuş; merhametinin ifadesi olarak da, sınav sorularını ve bunların cevaplarını kendisine bildirmiştir.
Dikkat edilirse; sınav sorularının cevaplarını bilmek kafi değildir; bildiklerini yapması gerekir.
Eczane raflarında duran en tesirli ilaçların bile kullanılmadıktan sonra kimseye faydası yoktur.
İnsanoğlunun başına gelebilecek felaketlerin başında zulüm gelmektedir. Zulme rıza göstermek, sessiz kalmak da zulümdür. İnanan insan, şahit olduğu bir kötülüğü eliyle düzeltmekle mükelleftir. Buna gücü yetmezse diliyle karşı koyacaktır. Buna da imkan bulamazsa, kalbiyle buğz edecektir; onu beğenmeyecek ve kınayacaktır.
Daha dün Arakan’da, bugün Filistin’de insanlara zulmediliyor ve masum kanı akıtılıyor.