Küresel facia!
Bilişim teknolojisi gelişip tüm insanlığın ufkunu tutmaya doğru gittikçe, dünya küçülüp bir köy halini alıyor ama bunun yanında insanlığın bunalımları artıyor, dertleri çoğalıyor ve insan gittikçe mutsuzlaşıyor.
Bilişim teknolojisi gelişip tüm insanlığın ufkunu tutmaya doğru gittikçe, dünya küçülüp bir köy halini alıyor ama bunun yanında insanlığın bunalımları artıyor, dertleri çoğalıyor ve insan gittikçe mutsuzlaşıyor.
Sonuç: Tüm toplumlarda mutlu insan parmakla gösterilebiliyor.
İnsanoğlunun madde adına gerçekleştirdiği tüm keşifler, kendisi için aslında birer oyuncaktan ibaret. Lakin manasını ihmal ve hatta inkâr eden insanoğlu maddeyi öylesine yüceltip kutsadı ki vaktiyle amiri olduğu maddenin emrine girerek memuru derekesine indi; elindeki maddenin esiri, kölesi oldu.
Eve, sokağa, kafeye, çarşıya, okula, AVM’ye, meydan yerine, daireye... Nereye bakarsanız bakın, insanları teknolojinin tutsağı olarak görürsünüz.
Ne tuhaf değil mi? Artık hiç kimse kendisi değil, kendi hayatını yaşamıyor, yaşayamıyor.
Sanal âlemde, kendinde olmayarak, yalnız başına uçuyor. Bindiği alametle, hızla kıyamete doğru gidiyor.