Ramazan yazıları -4-
Bir talebesi; ikinci bin yılın yenileyicisi, İslam âlimlerinin gözbebeği İmam-ı Rabbani hazretlerinden, hastalığından kurtulmak için dua istedi. Mübareklerin, bu çok sevdikleri talebesine verdikleri cevap; tehdit ve hiddet...
Bir talebesi; ikinci bin yılın yenileyicisi, İslam âlimlerinin gözbebeği İmam-ı Rabbani hazretlerinden, hastalığından kurtulmak için dua istedi. Mübareklerin, bu çok sevdikleri talebesine verdikleri cevap; tehdit ve hiddet doluydu. Şöyle ki: "... Gelip geçici, şu üç günlük dünya için şifa istiyorsun. Olmazsa ne olur?! Oysa, hakiki hastalık olan; kalbinin hastalığı için şifa istemiyorsun! Sen de biliyorsun ki, kalp hastalığının tedavisi, ahirette ateşle olacaktır!"
Ehemmi, mühimme tercih etmek; yani, çok daha mühim olanı, az mühim olana tercih etmek akıl kârıdır. Dünya geçici; hep sıkıntı veya hep neşe içinde geçse ne olur? Nasılsa kısa bir zaman sonra hepsi bitecek. Ama ahiret öyle mi? Sonsuzluk.. Oradaki bitimsiz azap düşünülünce, insan aklı erir!
Şu hâlde; akıllı insanın yapacağı şey, ahiret işlerini dünya işlerine tercih etmektir. Yani, dünyadan ziyade ahiret için yaşamaktır.
Cenab-ı Hak, insanı, eşref-i mahluk (yaratılmışların en üstünü) olarak yarattı. Bütün uzuvlarını, insanın kendisine verdi; birini ise Uluhiyyetine ayırdı. O uzuv kalptir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki: "Kalbin itminanı (huzura kavuşması) zikir iledir. Yani Cenab-ı Hakk’ı hatırlamakladır. Kalbin, birden fazlaya muhabbeti olmaz. (kalbin muhabbeti muhakkak bir şeyedir). Ve maddelerin çokluğu, mal, evlat, makam ve medh olunmak ve insanlar arasında makam sahibi olmak gibi muhabbetin çeşitleri ve miktarları, her ne kadar birden fazla şeye kalbin muhabbetini gösterse de, yine sevgisi birdir, o da nefsidir. Ve onlara olan muhabbeti nefsine olan muhabbetin parçalarıdır. Zira, adı geçen eşyayı kendi nefsi için ister. Nefsine olan muhabbeti yok olsa, onlara olan muhabbeti dahi yok olur.