Taşeron siyaseti!
Toplumlar ve onların teşkilatlanmış şekli olan devletler de tıpkı şahıslar gibi; şahsiyetini müdrik ve saygın veya şahsiyetsiz olarak onun bunun güdümünde, yerkürede ömür törpülerler....
Toplumlar ve onların teşkilatlanmış şekli olan devletler de tıpkı şahıslar gibi; şahsiyetini müdrik ve saygın veya şahsiyetsiz olarak onun bunun güdümünde, yerkürede ömür törpülerler. Başkasının borusunu çalan toplumların tipik özelliklerinin başında tamah gelir; bu ise, bilindiği üzere çok ziyan getirir. İşin kötü tarafı; bu yangın, şahıs planında olmadığı için; beldeleri, bölgeleri ve hatta bütün âleme sirayet edebilir.
Bu pis oyunun günümüzdeki aktörleri; devlet bazında İran; toplum bazında ise, Kürtlerdir. İran, malum; Şii yayılmacılığı güden ideolojik bir devlettir. "İslam devleti" olmasına rağmen; tarih boyunca hep İslam devletleri ile savaşmış ve sürekli olarak İslamiyet’e ve Müslümanlara zarar vermiştir.
İran’ın bu zaafını bilen dış güçler, onu kendi emelleri doğrultusunda pek rahat kullanmaktadırlar. İran halkına Acem denir; Acemler ise, "yalancılıkları" ve "inançları"nın gereği takiyye yapmaları ile ünlüdürler.
İran’ın tarihteki en kötü özelliği; Müslüman devletlere karşı, rahatlıkla İslam düşmanı devletlerle iş birliği yapmasıdır. Başta ABD olmak üzere; Batılı güçler, İran’ın Şii yayılmacılığını teşvik ediyorlar. Daha açıkçası; Orta-Doğu’da bir Sünni-Şii savaşını körüklüyorlar. Bunun zeminini de; Irak’ta Saddam’ı devirerek oluşturmaya başladılar.
Saddam sonrası Irak’ta işbaşına getirdikleri Şii kökenli idarecilerin, Sünnilere karşı yürüttüğü baskıcı politikalar neticesinde DAEŞ’i türettiler. Böylece aranan zemin tahkim edilmiş oldu.
Tek çekindikleri güç Türkiye idi; onun da elini Kürt kartıyla ve PKK ile bağlamak istiyorlar!
Taşeron siyaseti güden bu devlet ve örgütler; ağa-babaları tarafından kendilerine vadedilen hayallerin peşinde var güçleri ile koşturulmaktadır. Hedef; Müslümanları birbirine kırdırarak, İslam coğrafyasına (enerji sahalarına) hakim olmaktır.
Türkiye’nin dostu ve müttefiki gözüken ABD, güttüğü Suriye ve Irak politikaları ile Türkiye’yi yüzüstü bırakmıştır. İran’a ve hatta Rusya’ya tahammülleri var ama Türkiye’ye asla!
Bakınız; İran, rejimi ile Bağdat’tadır. İran askerleri ve silahları ile Irak’ta fink atmakta; bütün bunlara göz yuman ABD ve Batı; söz konusu Türkiye’nin Musul’daki askerî birliği için hop oturup hop kalkmaktadır.
Aynı Musul’daki konsolosluğumuz, daha dün basılmış ve orada çalışan vatandaşlarımız rehin alınmıştı. Yani Irak, kendisine emanet edilen yabancı misyonu bile korumaktan aciz! Ne kendisi koruyabiliyor ve ne de sana korutuyor!