Tuhaflıklar ülkesi
Tanzimat’tan günümüze bu memleket tuhaflıklar ülkesi olmuştur. Zira o günden beri bu ülke insanı, kendi olmaktan çıkıp, başka bir şey olmanın derdine düşmüş...
Halbuki bu ülke insanı, kendi olup, kendinde olduğu asırlar boyunca, örnek insan olmuş ve bu insanla şu veya bu şekilde tanışan, münasebet kuran diğer insanlar tarafından parmakla gösterilmiş ve kendisine gıpta ile bakılmıştır.
O gün bugündür kendilerine benzemek için, her şeyimizi feda ettiğimiz Batılılar bile (Bizans’ın son megadükü-Lukas Notaras), o vakitler; ‘Başımızda Latin serpuşu (şapka) görmektense Osmanlı sarığı görmeyi yeğlerim’ demiştir.
Latin serpuşundan maksat, Avrupalı sırtlan sürülerinin (Haçlı) Konstantinopolis’te (İstanbul) kendi dindaşlarına (sırf mezhepleri farklı diye) reva görüp sergiledikleri alçakça zulümlerdir.
Kendi dindaşına adeta bu denli soykırımı uygulayan Batılıların, başka din mensuplarına ne yapabileceklerini varın siz hesap edin. Öyle ince ince düşünüp hesap yapmaya gerek yok. Nitekim tarih boyunca sergiledikleri iğrençlikler ortadadır.