Kadri Gürsel öpücüğü; duygular şelâle, PR da öyle
Sinema, edebiyattan sonra en sevdiğim sanat dalı. Dünya ve Türk sinemasından herhâlde binlerce film izlemişimdir. Ve bu filmlerde sayısını hatırlamadığım kadar da kavuşma sahnesi.Kavuşanlar birbirlerine uzak...
Sinema, edebiyattan sonra en sevdiğim sanat dalı. Dünya ve Türk sinemasından herhâlde binlerce film izlemişimdir. Ve bu filmlerde sayısını hatırlamadığım kadar da kavuşma sahnesi.
Kavuşanlar birbirlerine uzak kalmış sevgililer de olabilir, çocuklarına hasret anne ve babalar da. Belki de birbirini kaybetmiş olanların şans eseri ya da uzun çabalar sonucunda buluştuğu anlardaki dokunaklı sarılışlarıdır izlenen.
Pelikülden akan tüm karelerin gerçek hayatta karşılıklarının olmadığı söylenebilir mi? Yüzlerindeki o şaşkın sevinci ve yıllardır ayrılığın acısıyla kanatılmış yüreklerinin çırpınışıyla birbirlerine sarılışlarındaki derin özlemi gördüğünüzde, göz pınarlarınıza hücum eden yaşları tutabilmeniz imkânsız gibidir.
Hele o yakınlarını kaybedenlerin dramı yok mudur, insanı perişan eder. 1993 yılında ATV’de Kayıp Aranıyor programının editörlüğünü üstlendiğimde aylarca uykusuz kaldım onların yakıcı hikâyelerini öğrendikçe. Size şunu rahatlıkla söyleyebilirim. Allah kimseyi bir yakınını kaybetmekle imtihan etmesin. Fikrimce ölüm acısından daha derin ve yıkıcı. O vakit fark ettim ki meğer ülkemizde ne çok kayıp vakası varmış.
Bu program sırasında yüzlerce insanı birbirine kavuşturduk. Ve her kavuşma anına canlı tanıklık ettiğim için o duyguyu, o dokunuşu ve sarılışı hissediyorum.