Alman Nazi bozuntuları savaş ilan etti
Hatırlayın Alman medyası “Erdoğan, Merkel’e diz çöktürdü” manşetleriyle çıkmıştı 10 gün önce.8 Eylül tarihinde yazmıştık.Başlığımızı da...
Hatırlayın Alman medyası “Erdoğan, Merkel’e diz çöktürdü” manşetleriyle çıkmıştı 10 gün önce.
8 Eylül tarihinde yazmıştık.
Başlığımızı da “Üzgünüm ama Merkel’e diz çöktüren Erdoğan değil” diye atmış, Merkel’i dize getirmek isteyenin Alman medyasını kontrol eden küresel güçler olduğunu eklemiştik.
Küresel Alman medyası çok yönlü bir operasyona imza atıyor.
Erdoğan’ı diktatör ilan ederken, bu oyuna direnen Merkel’i kışkırtmak, onu küçük düşürüp tasfiye ederek, yerine aşırı sağcı ve “Türkiye’yi yola getirecek” liderlere kapıyı açık tutmak. Son Berlin seçimlerinin sonuçları, bu amacın ilk semeresini vermiş görünüyor zaten.
Malum “diz çöktürme” metaforunun son örneği, üç gün önce Handelsblatt gazetesi, yani ismi üzerinde "Ticari Gazete" üzerinden gerçekleştirildi.
Gazetenin kapağı da bu:
Görüleceği üzere Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yıkıntılarla dolu bir heykel kaidesi üzerinde “kibirli ve kendine güvenli” bir şekilde ufka bakarken, bir elinde ay yıldızı ters kondurulmuş Türk bayrağını, diğer elinde yere dayanmış kocaman bir şövalye kılıcını tutuyor. Ayaklarının dibinde ise Almanya lideri Merkel’e benzetilmiş bir kadın, dizlerinin üstünde çökmüş ona biat ediyor. Resmin altına da "Bir diktatörün doğuşu 2016" cümlesi eklenmiş.
Bu alçakça saldırıyı hazırlayanların iki amacı var:
Hem Almanya’da Erdoğan hakkındaki “diktatör algısını” güçlendirmek, hem de kendi liderleri Merkel’i Erdoğan’a karşı yeterince sert olmadığı için aşağılamak. Ama hepsinden de önemlisi bu algıyla Türkiye üzerine "demokrasi getirecek" her türlü müdahalenin kapısını aralamak.
Tabii aslında böyle ekonomi gazete ve dergileri pek açıktan etliye sütlüye karışmaz normalde. Bizdeki Dünya gazetesini gözünüzün önüne getirin. Handelsblatt böyle bir gazete.
Hadi diyelim Der Spiegel’in ahlaksızlıklarına alıştık da bu ticari gazeteye ne oluyor?
Bir eğitmen ve algı yönetimi uzmanı Aydın Serdar Kuru’nun yazdıklarını okuyunca taşlar tümüyle yerli yerine oturdu.