Bir yalancının anatomisi
Psikiyatrlar anne ve babaları sürekli uyarırlar: “Çocuklarınız bir yanlışını itiraf ettiğinde ona aşırı tepki göstermeyin...” Çünkü bir hata yaptığında ve bunu ailesine...
Psikiyatrlar anne ve babaları sürekli uyarırlar:
“Çocuklarınız bir yanlışını itiraf ettiğinde ona aşırı tepki göstermeyin...”
Çünkü bir hata yaptığında ve bunu ailesine itiraf ettiğinde tepkiyle karşılaşan çocuk, hatta yetişkin, bir başka hatasında da aynı tepkiyle karşılaşacağını düşünür. Bu yüzden hemen en kolay yola başvurup yalan söylemeyi tercih eder. Böylece kendini güvence altında hisseder.
Aileye yalan söylemek de böylece bir tür savunma mekanizmasına dönüşebilmekte. Çocuk ya da yetişkin, eğer yaptığı hatanın sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağını hissederse onun için yalan söylemek çok kolay olacaktır.
Çocukluktan başlayan yalan söyleme alışkanlığı eğer tedavi edilemezse yetişkinlikte de devam eder.
Örneğin, daha fazla itibar görmek için kendisi hakkında bir başarı hikâyesi uyduran, olmayan vasıflarını varmış gibi gösteren yetişkinlerin bu yola başvurmasının temel sebebi öz güven eksikliği.
Hasan Bey'in anlattığından aktarıyorum. Oğlu Ekrem gençliğinde kendisinin yanına gelip “Baba baba, bugün 10 adet daire sattım” diye sevinçle müjde verince, oğlunu “Neden 15 tane satamadın” diye azarlamış.
Genç Ekrem’in acılarını gözünüzde canlandırabiliyor musunuz? Daha fazla daire satarak kendini beğendirmek ve rol modeli olan babasında hayranlık uyandırmak istiyor ama baba hiç oralı değil.
Bu davranışının sebebini Uğur Dündar’ın programında şöyle açıklıyor Hasan Bey:
“Onu hep daha fazla çalışması ve daha çok kazanması için teşvik etmek istedim...”
Genç Ekrem büyüdü, evlendi, babasıyla birlikte kurdukları müteaahitlik firmaları bol bol, boy boy ev yaptı, aldı sattı derken AVM’lerin, sayısı belirsiz konakların, rezidansların sahibi oldu. Ne kadar olduğunu tam bilemiyoruz çünkü mal bildirimi konusunda basına yasak getirtmiş mahkeme kararıyla.
Ne bileyim, çocukluğunda başkalarının bahçelerindeki ağaçlara çıkıp meyve çaldığını anlatıp, bunu da marifetmiş gibi “Göz hakkı” diye masumlaştırıp rasyonalize ettiğine göre, servetinde bol miktarda “göz hakkı” olduğu kuşkusu duyacağımızı düşünüyor olabilir.
Bir başka çocukluk fotoğrafında ise eli ağabeyinin cebinde hınzır hınzır gülümserken kendisini gördüğümüzden, bu da ister istemez aklımıza yakın akraba; amca, dayı kazıklanmalarını getiriyor.
Eh şimdi de “Korkuyla kucaklanmayı bekleyen 16 milyon kişi”nin yaşadığı İstanbul’un belediye başkan adayı oldu. Az buz değil.
Babası Hasan İmamoğlu’nun rüyasında görse inanamayacağı bir mertebe. Eser ortada.
Ama gelgelelim YALAN bir alışkanlık olarak kaldı Ekrem Bey'de.
Son bir ay içinde net bir biçimde tespit edilmiş 15 adet yalana imza attı. Hiç özür dilemiyor. Öğrenciliğinde ev arkadaşlığı yaptığı Fatih Portakal bile Ordu Valisi'ne “it” diye ağır bir hakarette bulunduğunu söyledi ama o tınmıyor bile.
NTV-Star yayınında “Binali Yıldırım canlı yayın için İsmail Küçükkaya’dan soruları istedi, duyum aldım” diye bir yalan daha attı. Hem Küçükkaya yalanladı bunu hem de şahit gösterdiği CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay.
Umurunda değil. Gayet pişkin, “Kulağıma öyle geldi” deyip çıktı işin içinden.
Yalanın bir alışkanlık hâline geldiğini çarpıcı bir şekilde görmekteyiz Ekrem İmamoğlu’nda.
Psikoloji bilimine göre bir kişinin alışkanlık sonucu yalana başvurduğunu söyleyebilmemiz için onun belirli bir olgunluğa ulaşmış, yalan ile dürüstlük arasındaki farkı idrak etmiş olması gerekmekte. Bu kriterler Ekrem Bey'de mevcut.
İşte bu tür alışkanlıkla söylenen yalanların söylenme sebepleri uzmanlar tarafından şöyle açıklanıyor:
“Kendi çıkarlarını korumak adına, bencilce ve sürekli tekrar edilen aldatıcı söylemler. Bu tür yalanlar çocuk yalanını aşmış ve masumiyetini kaybetmiştir. Böylesi yalanlara başvuran kişilerde genellikle kişilik bozukluğu bulgularına rastlanmakta. Tedavi edilebilir ancak yine de bir uzman psikiyatrdan destek almak gerekmekte...”
Kısaca Ekrem İmamoğlu yalan konusunda Kemal Kılıçdaroğlu’na ters takla attırmış durumda. Âdeta master degree seviyesinde.
Anlamıyorum, CHP’nin başına geçebilmek için acaba yalanda doktora mı yapmak gerekiyor? Misal, Muharrem İnce yalanı iyi beceremediği için mi hep kaybetti?
Kafamda deli sorular. Vardır bir cevabı elbet.
Şimdi bakalım yarın akşam ne olacak? Kaç yalana başvuracak?
Fuat Uğur'un diğer yazısı
FETÖ’de çarşı karıştı, “sızıntı”nın kaynağına büyük tepki var
FETÖ’de çarşı karıştı, “sızıntı”nın kaynağına büyük tepki var
“Çocuklarınız bir yanlışını itiraf ettiğinde ona aşırı tepki göstermeyin...”
Çünkü bir hata yaptığında ve bunu ailesine itiraf ettiğinde tepkiyle karşılaşan çocuk, hatta yetişkin, bir başka hatasında da aynı tepkiyle karşılaşacağını düşünür. Bu yüzden hemen en kolay yola başvurup yalan söylemeyi tercih eder. Böylece kendini güvence altında hisseder.
Aileye yalan söylemek de böylece bir tür savunma mekanizmasına dönüşebilmekte. Çocuk ya da yetişkin, eğer yaptığı hatanın sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağını hissederse onun için yalan söylemek çok kolay olacaktır.
Çocukluktan başlayan yalan söyleme alışkanlığı eğer tedavi edilemezse yetişkinlikte de devam eder.
GÜÇLÜ DEĞİLSEN ÖL! Kanuni ve Safiye Sultan’ın vahşi düzeni
17 Ocak 2025 | 1.585 Okunma
Tiyatroda 9 yıl bekledi, yalnızca aslan rolü istedi, kükremek için! Vermediler, canına kıydı…
15 Ocak 2025 | 3.047 Okunma
“Dilan Polat bile kurtuldu, yakında her şey unutulur” diyormuş…
13 Ocak 2025 | 2.488 Okunma
Oyunculuk ajanslarında yaşananlar… Bir taciz hikâyesi ve ünlü bir ismin gözyaşları
11 Ocak 2025 | 3.203 Okunma
Rekabet Kurulu’ndan oyunculuk ajanslarına soruşturma ve “İş”e dönüştürülen özel hayatlar
09 Ocak 2025 | 8.591 Okunma
TÜM YAZILARI