Devlet aklı artık soğukkanlı ve taktik geliştirici
Normalde bu tür terör saldırıları sonrasında halkın tepkisi dikkate alınarak terörün kaynağı olduğu düşünülen bölgelere karadan ya da havadan operasyon yapılır, ardından bir...
Normalde bu tür terör saldırıları sonrasında halkın tepkisi dikkate alınarak terörün kaynağı olduğu düşünülen bölgelere karadan ya da havadan operasyon yapılır, ardından bir açıklamayla intikamın alındığı belirtilir.
Alışkınız bunlara.
Ancak son yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vesayet takıntısından arınıp kendi işine yoğunlaşması ve siyasi erkle uyum içinde çalışmasıyla birlikte devlet aklı daha çok devreye girmeye başladı. Artık ön alıcı, proaktif ve taktik atılımlar yapılıyor.
Ankara’daki barbarca saldırının ardından gözlemlediğimiz de buydu.
Canlı bombanın izi bulunduktan ve onun hem YPG, hem de Esad rejimi ile ilişkisi belirlendikten sonra Başbakan Ahmet Davutoğlu Dışişleri Bakanlığı’nı görevlendirdi. Müsteşar Feridun Sinirlioğlu YPG ve PYD’nin PKK ile ilişkisine dair bilgi ve belgelere son Ankara vahşetiyle ilgili tüm bulguları da ekleyerek saldırının YPG tarafından gerçekleştirildiğini Dışişleri Bakanlığı’na davet ettikleri büyükelçilere tek tek anlattı. Önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin büyükelçilerine, ardından diğer Avrupa Birliği elçilerine.
Bu taktik girişim Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını uluslararası hukukun önünde de tescil etmiş oldu. Hiçbir ülke, kendi içine yönelik bir terör saldırısını, o terör grupları bir başka ülkenin sınırları içinde bile olsa cezalandırmadan bırakmaz. Gerçi ortada bir ülke de yok zaten.
YPG obüslerden ne kadar zarar gördü?
Epey canlarının yandığı anlaşılıyor. Yoksa uluslararası platformda kendilerine neredeyse meşru bir yer edinmişken Ankara’da bir terör eylemi için düğmeye basmaları akıl kârı değil. Aslında hazırlıkların aylarca önceden başladığı ve profesyonelce yürütüldüğü ortaya çıktı. Ama düğmeye basılması için bekletilen terörist tam YPG’ye yönelik obüs atışlarından sonra harekete geçti.
Şimdi ise korkularından “Salih Neccar diye bir üyemiz yok” diyorlar. Alçaklık ve ödlekliğin cisimleşmiş hâli olarak açıklama üstüne açıklama yapıyorlar.
Obüs atışlarını ise hafife almamak gerekiyor. Yazılanlara bakmayın, menzili aslında 20 değil 40 kilometreye kadar çıkabiliyor. Son derece gelişmiş bir teknolojiye sahip. Havadaki İHA’larla sürekli canlı bağlantısı var ve gelen verileri anında görüp tespit edebiliyor. Şöyle söyleyelim anlaşılabilir olması için.
Obüsler kilometrelerce ötede, hareket eden her cismi anında vurabiliyor. Bu yüzden YPG’nin gördüğü zararı az çok tahmin etmek mümkün.
Fail YPG mi yoksa Esad ile Rusya mı?
“Saldırı Rusya ve Esad’ın işi” deyip bir yandan da PYD ve YPG’yi kurtarmaya çalışanlar var. Hürriyet gazetesi “İstihbarat kaynakları”na dayandırarak bu tezi işliyor.
YPG-PYD ile Rusya ve Esad arasında ne fark var? Zaten birbirlerini destekliyorlar ve sivil halkı bombalarken de iş birliği yapıyorlar. Rusya bombalıyor, halk kaçınca oraya YPG yerleşiyor. Sonra da Şam rejimi yerleşecek. Hesap bu.