Hatay cinayetleri; failler Meclis’te, belediyelerde, CHP’de, TİP’te ve medyasında
Dün akşam Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’yi dinliyordum ekranda. Fulya Öztürk’e bir anısını anlatmaktaydı 6 Şubat afetinin yıl dönümü nedeniyle....
Dün akşam Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’yi dinliyordum ekranda. Fulya Öztürk’e bir anısını anlatmaktaydı 6 Şubat afetinin yıl dönümü nedeniyle. Acıtıcı bir hatıra.
Yıl 2016.
Mehmet Özhaseki o vakit de Çevre ve Şehircilik Bakanı.
Malum fay hatlarından bir kol Van’dan başlayıp, Kahramanmaraş, Adıyaman, Malatya’yı da içine alarak Hatay’a kadar iniyor. Hatay Antakya Belediyesi sınırları içinde olan Emek ve Aksaray mahallesi de tam da bu fay hattının üstünde kurulu. Dönemin Belediye Başkanı İsmail Kimyeci bu iki mahallede, kentsel dönüşümle dirençli yapılar inşa edilmesi ve hak sahiplerinin güvenli evlerde oturması için çalışma başlatıyor. Bakan Özhaseki’ye başvurarak parasal ve teknik destek istiyor. Özhaseki para konusunda destek vermekle kalmıyor, CHP’nin ve oradaki bir takım illegal sol örgütlerin kışkırtmasıyla ayaklanan mahalle sakinlerini ikna etmek üzere bölgeye gidiyor.
Gerisini Mehmet Özhaseki anlatsın:
“Geldim baktım, meydanda neredeyse 3-5 bin kişi var. Kadınlı erkekli, ellerinde pankartlar. Çok öfkeliler. Beni takdim etmek üzere kürsüye çıkan Başkan’a ağza alınmayacak küfürler ediliyor. Sonuçta mikrofonu elime alıp ‘Siz şimdi kentsel dönüşüm istemiyor musunuz?’ diye sordum. Hepsi birden ‘İstemiyoruuuz!’ diye bağırdılar. Tamam dedim, yapılmayacak ama bir beni dinleyin dedim ve meramımı anlatmaya çalıştım. Fay hatlarını, nasıl tehlikede olduklarını ve yapmak istediklerimizi. ‘Derdinizi bana söyleyin, ben sabaha kadar buradayım, sizi dinleyeceğim’ dedim. İnanın sabaha kadar dinledim hepsini. Gelenlere tek tek bölgenin deprem riski altında olduğunu, Allah korusun bir felaket anında taş üstünde taş kalmayacağını, herkese sahip olduğu kadar daire verileceğini söyledim. Dil döktüm ama bu örgütlerin kışkırtması ile öylesine kendilerini doldurmuşlar ki akıl alır gibi değil. Buna bir de devlet nasıl olsa elimize düştü zannıyla kendi haklarından daha fazlasını koparabilme hırsı eklenince, aşırı isteklerle karşımıza çıktılar. Bir yaşlı amca geldi. İki katlı ve iki daireli bir evi var. ‘Ben 4 daire istiyorum’ diyor. Amca iyi de iki dairen var iki daire alacaksın dediğimde ise ‘Hayır bir bana, üç tane de üç çocuğuma olacak’ diyor. Kısacası hiçbir sonuç elde edemeden döndük oradan. 6 Şubat sabahı ilk Gaziantep’i aradım, Fatma Hanım iki gözü iki çeşme ağlıyor. Sonra Antakya’yı arayıp Aksaray ve Emek mahallesinin durumunu sordum. Taş üstünde taş kalmamıştı ve kurtulan yoktu.”