Kürtlerin “zulme uğramış olma” duygusu
Türkiye derin devletinin Cumhuriyet’in kuruluşundan beri azınlıklara, Kürtlere yönelik baskılarının ve sistematik eziyetinin bugün yaşadıklarımızda bir karşılığının...
Türkiye derin devletinin Cumhuriyet’in kuruluşundan beri azınlıklara, Kürtlere yönelik baskılarının ve sistematik eziyetinin bugün yaşadıklarımızda bir karşılığının olmadığını düşünmek safdillik sayılır.
Kendinin PKK ile temsil edildiğini düşünen Kürtlerin, iç yaşamları ve hayatlarını belirleyen en çarpıcı unsurun “zulme uğramışlık” duygusu olduğunu biliyoruz. Yoğun biçimde içselleştirilen bu duygu son 30-40 yıldır düşman ilan edilen TC devletine öfke ve sinirlilik hâli olarak tezahür ediyor.
Artık o noktaya geldi ki “düşman” ne kadar sempatik, ılımlı ya da yumuşak davranırsa davransın, onlar açısından hiçbir şey değişmiyor. Çünkü, onlara göre her hâlükârda amaç sinsi biçimde yok etmeye ve kandırmaya yöneliktir.
PKK’nın gelişimine bakın, aynı şeyi görürsünüz. Önüne büyüme ve hakim olma hedefini koydu, ardından büyümesinin önüne çıkan her şeye düşman oldu.
Şimdi sebepleri ve dış bağlantılarına girmeden doğrudan doğruya hendek-barikat-roketatarlarla sürdürülen şehir savaşlarına getirmek istiyorum sözü.
Yürütülen operasyonların etkisi malûm. Çok zor koşullarda, sivillere yönelik zararı asgariye indirerek yürütülen başarılı bir mücadele. Sivil halkın teröristleri yalnız başına bırakıp şehirleri terk etmesi başarının kriterlerinden biri. Örneğin 121 bin nüfuslu Sur ilçesinde sadece 500-600 hanenin kalmış olması bunun göstergesi.
Ancak, yine de bu tür mücadelelerde sonuç alıcı olabilmek için siyasi iradenin de ek olarak devreye girmesi gerekiyor: