Pazar yazıları -7-
Hadis-i şerifte; "Kendini bilen (tanıyan) Rabbini bilir (tanır)" buyuruyor. Velilerin önderi İmam-ı Rabbani hazretleri, Rabbini tanıyabilmenin nasıl olacağını şöyle açıklıyor: "Bir kimse kendi hakikatini...
Hadis-i şerifte; "Kendini bilen (tanıyan) Rabbini bilir (tanır)" buyuruyor. Velilerin önderi İmam-ı Rabbani hazretleri, Rabbini tanıyabilmenin nasıl olacağını şöyle açıklıyor: "Bir kimse kendi hakikatini, şerirlik (kötülükler) ve zıtlık ile beraber bilip, her hayır ve kemali, Allahü tealadan gelmiş (O’na ait) bilince, çaresiz, Allahü tealayı hayır ve kemali ile bilmiş olur." (3. Cilt 65. Mektup)
Bilmediğini bilen bir cehalet sahibi iken, bilmediğini bilmeyen katmerli cehalet sahibidir. Muhyiddin-i Arabi hazretleri, kişinin kendi hakikatinin muhtaçlık olduğunu söyler ve; "... Muhtaç olan kibirli olmaz; zira kendinde olmayan bir özellikle gözükmek istemek olur! Böyle bir kişi Allahü tealanın Kıyamet Günü kendilerine bakmayacağı üç sınıf insandan biridir. Bunlar: Zina eden yaşlı, yalancı hükümdar ve kibirli yoksuldur."
Cenab-ı Hakk kudsi hadiste; "Ben kulumun bana olan zannı üzereyim; hakkımda iyi zanda bulunsun!" buyuruyor. Bayezid-i Bistami Hazretleri -ki, kutlu yolun Seyyididir- "Rabbim sana ne ile ulaşabilirim ki?" diye yakardığında; Cenab-ı Hakk velilerine hitap ettiği gibi ona hitap eder: "Bana ait olmayan bir şeyle bana yaklaş!" buyurur. Bayezid; "Sana ait olmayan şey nedir ki?!" diye sual eder. Aldığı cevap ise, kulluğun özetidir: "Zillet ve yoksulluk."