Şehit yakınları üzerinden psikolojik harp
Önüne mikrofon uzatan her kimse, haberi önceden almış ve heyecanla şehit damadın kayınvalidesi olduğunu sandığım teyzemize soruyor:“Erdoğan telefonla taziye için aradığında ne oldu?”Teyzenin...
Önüne mikrofon uzatan her kimse, haberi önceden almış ve heyecanla şehit damadın kayınvalidesi olduğunu sandığım teyzemize soruyor:
“Erdoğan telefonla taziye için aradığında ne oldu?”
Teyzenin söylediğine göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan telefon gelince şehit damadın ablası almış ahizeyi eline. İlk önce “Kimsin sen, Başbakan mısın, Cumhurbaşkanı mı?” diye sormuş. Karşıdan Cumhurbaşkanı olduğu cevabı gelince de başlamış konuşmaya:
“Allah seni Tayyip, senin oğlun Bilal de böyle tabutuyla bayrağa sarılı olarak gelsin, sen de bizi anla. Başka da hiçbir şey bilmiyorum.”
Teyze bedelli askerlik üzerine pek de anlaşılamayan şeyler söyledikten sonra telefon konuşmasını abladan daha sonra aldığı bilgiyle devam ettiriyor:
“Tayyip ona senin Abin de bu mesleği seçmeseydi demiş. Değil Cumhurbaşkanı, 60 yaşındaki bir insanın söyleyeceği şey mi bu?”
Bu videoyu Tuncay Özkan gibi CHP’li vekiller yayıyorlar. Kendine benzeyen karakter düşkünü takipçileri de birbirinden “nezih” üsluplarıyla yorumlarda bulunuyorlar.
Bir şey demiyorum. Müptezellik de bir marifet demek ki.
Sözüm, son günlerde politik kışkırtmalarla konuşan ve sayıları az da olsa “şehit yakını” toleransıyla her sözünü başımızı eğerek karşıladığımız insanlara.
Bu ülkede sinema ya da tiyatro oyuncusu olsan bile sette kaza geçirip ölme ihtimali vardır.
Sen oğlunu küçük yaşta askerî okula gönderiyorsun. Onun, bu okulda vatan için canını seve seve feda edeceğine dair and içeceğini, bu milletin de canını, malını ve ırzını, ülkenin iç ve dış güvenliğini senin oğluna ve onun gibi on binlercesine teslim ettiğini biliyorsun.