Kadın sinemacılar eşitlik için harekete geçti

Sinemada kadın yönetmenlerin gücüne ve işlerinin görünürlüğüne çok ihtiyaç var. Bunu hep söylüyor, yazıyor, çiziyoruz ama bir türlü harekete geçemiyoruz. Ne mutlu ki hareket...



Sinemada kadın yönetmenlerin gücüne ve işlerinin görünürlüğüne çok ihtiyaç var. Bunu hep söylüyor, yazıyor, çiziyoruz ama bir türlü harekete geçemiyoruz. Ne mutlu ki hareket başladı. Kim mi başlattı hareketi? Türkiye'nin en güçlü kadın sinemacıları...
Türkiye'deki kadın yönetmenler ve yapımcıların oluşturdukları sinema kolektifi Fiyaka, sinema sektörü içinde cinsiyet eşitliğini sağlamak, birlikte üretmek, ulusal ve uluslararası arenada filmlerini daha görünür kılmak, deneyimlerini paylaşmak için bir araya geldi.
Şimdilik 67 kişiler ama bu sayı eminim en kısa zamanda çoğalacaktır. Fiyaka'da en bayıldığım maddeler kadın sinemacılardan birisi doğurduğunda el birliğiyle diğerinin belgeselini tamamlamaları ya da festivalde konuşma sırası gelenin çocuğuna bakmaları, filmleri için fon bulmaya çalışmaları ve dahası... Dertleri; ekran önünde rol, arkasında da fırsat ve ücret eşitliği sağlamak. Dizi ve gişe filmlerinde kadın yönetmen çok az, dolayısıyla kadın hikayesi de çok az. Bütün sektör erkekleri desteklemeye yönelik olduğu için erkeklere 'Sen bu işi yaparsın' deniyor. Onlar birbirlerine 'Sen yaparsın' demek, tüm kadın sinemacılara ilham ve güç olmak için harekete geçtiler. Bu güçlü kadınlarla bu oluşumu konuştuk...

'Kadın yönetmen kaşeleri erkeklere göre çok düşük'

SEFA ÖZTÜRK (Yönetmen-senarist)

"Film yapmak pahalı bir iş ve ülkemizde fonlar kısıtlı. Hali hazırda sadece Kültür Bakanlığı'nın fonu var ve kadınların desteklenme oranı sadece yüzde 10.
Bu oranı artırmak için çalışıyoruz.
Ayrıca beş yıl içinde, bir 'kadın filmi fonu' oluşturmak istiyoruz. Şu anda projelendirme aşamasında. Önümüzdeki seneden itibaren, kadın sinemacılar için uluslararası bir senaryo laboratuvarı düzenlemeyi hedefliyoruz. Türkiye'de yapılmış özgün hikayelerimizin, uluslararası alanda, festivallerde daha görünür olmasını istiyoruz.
Bunun için komşu ülkelerdeki ve Avrupa'daki kadın sinema kolektifleriyle bağlantıya geçiyoruz.
Fırsat eşitliğinin olmadığı yerde kadınlar, mecburen düşük kaşeleri kabul etmek zorunda kalıyor. Bütün sosyal hakların düzenlendiği, her biriminde fırsat eşitliğinin olduğu bir sektör hayal ediyoruz ve bunun için çalışıyoruz."

'Hedefimiz tüm kadın çalışanların sesi olmak'

BURÇAK ÜZEN AÇIK (Yönetmen-senarist)

"Fiyaka ile güçlü bir kadın kolektifi olup projelerimize fon bulmak, sektördeki kadın çalışanların sesi olmak hedefimiz.
Hani trafikte 'bayan şoför' derler ya...
Ancak bunu iltifat için söylemezler...." Biraz kadın yönetmen söz konusu olunca da benzer tavır sergileniyor. Bağırmak istemiyorsun 'Yumuşak başlı seti yönetemez' diyorlar, bağırıyorsun 'Çığırtkan' diyorlar.
Bir türlü kadın olmanın etiketlerinden nasibini alıyorsun. Benim için sette arkamdan iltifat olarak 'Kadın çatır çatır çekiyor, erkek gibi' dediklerini duymuştum. O gün ayrımcılığın nasıl dillendiğine tanık oldum... Bu arada setlerde kadınlara yapılan taciz olayları var ama o konu bütün meslekler için geçerli diye düşünüyorum, sadece sektörel bazda bakmak istemiyorum..."

'Kadınlar ayrımcılığa uğruyorlar'

SEZEN KAYHAN (Yönetmen)

"Kadınlar sektörün her alanında ayrımcılığa uğruyorlar.
Eril dil özellikle Türkiye'de setlere hakim. Kadınlar da setlerde var olabilmek için bu eril dili benimsiyorlar.
Çünkü kendilerini değiştirmeden bu sektörde çalışmakta zorluk yaşıyorlar. Çoğu kadın oyuncu, başrolü paylaştığı erkek oyuncudan az kazanıyor.
Cinsiyet eşitliğinin olduğu ve eril dilin hakim olmadığı bir sektör hayal ediyorum. Bu yılki Venedik Film Festivali'nin ana yarışmasında bir kadın yönetmenin filmi gösteriliyor.
Festival başkanı Alberto Barbera bu durumu "Yönetmenin cinsiyetine bakmıyoruz, filmlerin iyi olup olmadığına bakıyoruz" diyerek açıkladı.
Ardından EWA (Avrupa Kadın Görsel İşitsel Ağı) "Bu metinde herkes için genel geçer 'iyi film' ve 'kötü film' kavramlarının olmadığı, filmi 'iyi' ya da 'kötü' yapanın festival seçici kurullarının zevkleri ve değer yargıları olduğu vurgulandı."
YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bayburt ve Picasso 17 Kasım 2024 | 94 Okunma Herkes arkadaş kurbanı mı yoksa bu bir tercih mi? 16 Kasım 2024 | 48 Okunma Reklam vampirleri algılarımızla mı oynuyor? 10 Kasım 2024 | 43 Okunma Her mevsim ayrı güzel: Londra 10 Kasım 2024 | 38 Okunma İklim krizinden bahsedenlerin pet şişe bağımlılığı 09 Kasım 2024 | 46 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar