‘Travma zamanla değil, emekle geçer’

Kötü bir günün sonunda, tesadüfen önünüze çıkan bir kitabın hayatınızı tamamen değiştireceğini düşünür müsünüz? Öyleyse sizi, Metin Hara'nın 'Aşkın...

Kötü bir günün sonunda, tesadüfen önünüze çıkan bir kitabın hayatınızı tamamen değiştireceğini düşünür müsünüz? Öyleyse sizi, Metin Hara'nın 'Aşkın İstilası' dizisinin ikinci kitabı 'Dem'i okumaya davet ediyorum.
Kitap, çıktığı günden beri çok satanlar listesinden inmiyor. Aslında popüler kitapları okumak pek adetim değildir ama 'Dem', öyle bir anda karşıma çıktı ki, etkisi de daha büyük oldu galiba.
Metin Hara; bir kişisel gelişim uzmanı, psikolog veya doktor değil ancak binlerce insanı iyileştirebiliyor. Hara; yetimhane, huzurevi ve cezaevlerini gezerek birçok kişinin hayatına dokunuyor. Kanserli çocuklarla piknik yapıyor, evsizlere çorba dağıtıyor. Kanser ve depresyon hastalarının yanı sıra sigarayı bırakmak ve panik ataktan kurtulmak isteyenler, Hara'nın seminerlerini hınca hınç dolduruyor.
Bu iyilik hareketinin başarısının sırrını öğrenmek ve yeni bilgilerle aydınlanmak için Hara'nın peşine düştüm. Elimde kitabımla, Akatlar'daki İnsana Güven Yaşam Merkezi'ne doğru yola çıktım. Rengarenk bir bahçe, inanılmaz bir enerji, terapiler, bolca sanat ve iyileşen birçok insan... Burada iyiliğin merkezini inşa etmişler ve insanlara ilham veriyorlar. Hara'ya, ilk olarak kitabının kısa sürede elde ettiği başarıyı soruyorum. Hara şöyle yanıt veriyor: "Bu kitap, ilkini ikiye katlayacak sanırım. Hiçbir zaman kişisel gelişimci olmadım. Galiba en büyük başarı, samimiyette saklı."
İlk kitabını annesine ithaf eden Hara, 'Dem'i ise babasına ithaf etmiş. Bunun nedenini sorduğumda; her şeyin 18 yaşında yoğun bakım servisinin önünde başladığını söylüyor. Kitabı açtığınızda önce bir masal kitabı gibi gelse de, Hara "Aslında bu bir masalın kitabı" diyor. Çünkü babası yoğun bakımdayken, ona uyanması için hep masal okurmuş.

DERİNDEKİ SORUNLARI ÇÖZME
Kitapta okuyucunun derin bir üslupla karşılaşacağını söyleyen Hara, iyileştirme tekniklerinden bahsediyor: "Kalpten kalbe meditasyonlar, okuyucuya bambaşka bir deneyim yaşatacak ve herkes derinlerdeki sorunları çözecek teknikler bulacak."
Hara kitapta, "Kötü anılar tedavi edilmezse, insanın görüşü bulanıklaşır" diyor. Ben de ona "Peki ne yapsın bu insanlar?" diye sordum. Günümüzün temel probleminin çözülememiş travmalar olduğunu vurgulayan Hara, bu travmaları atlatmanın iki yolu olduğunu belirtiyor. Birincisi; başkalarını yaralayarak kendi yaranı unutmaya çalışmak. İkincisi, başkalarının yarasını sarmak... "Ben okuyucunun iki seçeneği de denemesini istiyorum. Sevgiyle her şeyin iyileştiğini söyleyebilirim ama insanların buna emek vermesi gerekiyor" diyen Hara, "Geçmiş insana yük de olabilir, güç de olabilir" mesajını veriyor.
Bugüne kadar duyduğu en büyük yalanın 'Zamanla geçer' lafı olduğunu ifade eden yazar, şu tespitte bulunuyor: "Travma yaşatanların geçmişinde hep travma yaşanmışlığı vardır. Bu acılar zamanla geçmez, onları aşmaya çalışmakla ve emek vermekle geçer."

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bayburt ve Picasso 17 Kasım 2024 | 94 Okunma Herkes arkadaş kurbanı mı yoksa bu bir tercih mi? 16 Kasım 2024 | 48 Okunma Reklam vampirleri algılarımızla mı oynuyor? 10 Kasım 2024 | 43 Okunma Her mevsim ayrı güzel: Londra 10 Kasım 2024 | 38 Okunma İklim krizinden bahsedenlerin pet şişe bağımlılığı 09 Kasım 2024 | 46 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar