CDS’yi bırak GİNİ’ye bak…
Ultra-kapitalist ekonomistlerimiz sağ olsunlar, Londra-New York bankerlerinin ne kadar terimi varsa hepimize öğrettiler.Milyarlarca Dolar parayla oynayan adamların/kadınların kendi kazançları için uydurduğu terimler bizim için neden bu...
Ultra-kapitalist ekonomistlerimiz sağ olsunlar, Londra-New York bankerlerinin ne kadar terimi varsa hepimize öğrettiler.
Milyarlarca Dolar parayla oynayan adamların/kadınların kendi kazançları için uydurduğu terimler bizim için neden bu kadar önemli anlamak güç. Misal, bir Alman, bir Yunan, bir İsveçli de bizim gibi sabah akşam CDS (si-di-es diye okuyorlar) primi, Swap piyasası, kur rejimi falan mı konuşuyor dersiniz?
Tabii ki konuşmuyor. Sonuçta bunlar daha ziyade ekonomi kurmaylarını ilgilendiren konulardır. Halk, günün sonunda cebindeki paraya ve onun alım gücüne bakar. Bizdeki bu “kitlesel ekonomistlik” sorunu, seçim öncesinde muhalefetin Erdoğan’a yönelik ağır taarruzuna dayanıyor.
Özeti şu: Erdoğan faize karşıydı, faize karşı bir politika oluşturmaya çalıştı. Faizden yana olanlar ise bir yandan o politikayı sabote edip diğer yandan “bu sistem yürümez” dediler. Halbuki sistemi yürümez hale getiren de bizzat kendi yaptıkları sabotajlardı. Bu sırada Erdoğan’a yönelik kara propagandanın etkili olması için bir dolu finans terimini piyasaya sürüp parlattılar.
Biliyorsunuz “faiz olmadan olmaz” diyenler sonunda galip geldiler. Ekonomi yönetimi de tekrar o eski usul “bas faizi, sık kemeri” politikasına döndü. Seçimden önce muhalefetin dilindeki terimler, bu sefer bizim mahalledekilerin diline pelesenk oldu. Kimse de dönüp “e birader biz bu adamlara ne diye kızıyorduk o zaman” diye sormadı!
Misal, muhalefetin Erdoğan’ın faiz karşıtı politikasına saldırırken en çok kullandığı terimlerden biri “CDS primi” idi. Yani para spekülatörlerinin, tefecilerin ülkelere verdiği “güvenilirlik” puanı. Uluslararası piyasalarda Türkiye’nin risk primi hızla artıyordu ve hepimizin “Aman Allah’ım bu bir felaket” diye paniğe kapılmamız gerekiyordu. “CDS çok yüksek hepimiz öleceğiz” diyerek sandıklara koşmalı, mühürlerimizi Sayın Kılıçdaroğlu’nun yuvarlağına vurmalıydık.