İnanma kardeşim!
İnanma kardeşim, sosyal medya bu yalanı her saat söyler. O sürekli gülen, o çok eğlenen, o her gün yiyip içip gününü gün eden insana inanma. Yok çünkü! Hayat kimseye o kadar iyi davranmıyor...
İnanma kardeşim, sosyal medya bu yalanı her saat söyler. O sürekli gülen, o çok eğlenen, o her gün yiyip içip gününü gün eden insana inanma. Yok çünkü! Hayat kimseye o kadar iyi davranmıyor gerçekte. Bu hayatın kötülüğünden değil, öğreticiliğinden geliyor. Sadece eğlence için yaşayabilen kimse yok malesef.
Dört başı mamur bir hayat yaşamıyor kimse merak etme. Bir denge içinde geçiyor tüm hayatlar. Acısı kadar tatlısı, hüznü kadar mutluluğu, korkusu kadar cesareti var. Bu bir yalıda da bir gecekonduda da böyle. Umutsuzluğa kapılıyor ara sıra her insan. Sonra kocaman bir umut büyütüyor içinde, yine, yeni, yeniden. Üzülüyoruz hepimiz. Bir arkadaşımız kalbimizi kırıyor. Büyük bir hüzün doğuyor kalbimizde. Hak etmediğimi düşünüyoruz bunu. Şak, bir fotoğraf çekiyoruz mecburi bir gülümsemeyle. Koyuyoruz instagrama. Ya da kahkahalarla dolu bir videoyla meydan okuyoruz üzüntümüze. Olmadı Twitter’dan bir laf sokuyoruz. Sonra sevgilimizle yolunda gitmiyor bazı şeyler. Bazılarımız aldatılıyoruz, bazılarımız aldatıldığımızı fark etmiyoruz. Ya da beklenmedik bir anda terk ediliyoruz. Yoğun bir acı başlıyor. Ölüm gibi bir şey oluyor ama kimse ölmüyor. Twitter’dan, aldatan sevgiliye yazılmış bir şarkının sözünü paylaşıyoruz vakit geçirmeden. Akşamına, dost meclisini topluyoruz rakı masasına. Kahkahalar havalarda uçuşurken şak diye bir fotoğraf çekiyoruz. Gözyaşlarımızı içimize içimize akıtırken, Instagram’dan yıkılmadım ayaktayım diyoruz eski sevgiliye. İş yerlerinde çok canı sıkılıyor çoğumuzun. Yalandan gayretler çıkarıyoruz başımıza. Bir kendini bilmez çıkıp bütün günümüzü...