Geldi geçiyor rahmet ayı, bir ucundan tutunalım!

Rahmet ayı yine geldi geçiyor; içimizde kıymetini ne kadar bildik sorusu, kaygısı hep var. Fakat bir yandan da, o rahmetten oruç kuşanan herkese güzel bir şeyler erişeceği ümidi, o ümidin ferahlığı var. Nas ile sabit bu aslında, Ramazan iklimini yaşayana bundan mutlaka bir nasip var. Sadece yavaşlamak, dünyevi hazlardan el çekmek, nefsimizin arzularına, tahriklerine dur demek, yani sadece şuursuzca teslim olduğumuz ve bizi nefsaniyete doğru çeken yaşama gündeliklerinin dışına çıkarak şuur tazelemek…

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Rahmet ayı yine geldi geçiyor; içimizde kıymetini ne kadar bildik sorusu, kaygısı hep var. Fakat bir yandan da, o rahmetten oruç kuşanan herkese güzel bir şeyler erişeceği ümidi, o ümidin ferahlığı var. Nas ile sabit bu aslında, Ramazan iklimini yaşayana bundan mutlaka bir nasip var. Sadece yavaşlamak, dünyevi hazlardan el çekmek, nefsimizin arzularına, tahriklerine dur demek, yani sadece şuursuzca teslim olduğumuz ve bizi nefsaniyete doğru çeken yaşama gündeliklerinin dışına çıkarak şuur tazelemek… Bu kadarı bile iyilik olarak yetmez mi bize? Sadece oruç tutmaya değil; Ramazan- Şerif’i bütün ruhaniyetiyle beraber bir şuur olarak tutmaya niyet ettiğimizde, içimizde adeta bir devrim yapmış olmuyor muyuz? Her sene hilal göründüğünde olduğumuzdan daha fazlası olmaya hazırlanmıyor muyuz? Bunu bütün varlığımızda, en şefkate muhtaç hallerimizde tatlı bir esinti olarak hissetmiyor muyuz? O arınma, o yenilenme, o tazelenme hissini neredeyse gözle görülür şekilde tecrübe etmiyor muyuz? Ne saadettir bu bizim için ve ne büyük lütuf, ne büyük nimet!

“Ramazan ayının başladığını haber veren bir mahya, yoğun bir iş gününden sonra, siz yüzünüzü soğuktan paltonuzun yakalarına gömerek durağa sokulmuşken, birden karşı tepelerden birinde parıldar. Kar altında yapılan bir yolculuğun sonunda, sokağına girince evinde yanan ışıkla ısınmaya başlayan bir yolcu ne demek istediğimi anlayacaktır” diyor ‘Taşı Taşırmak’ kitabında Ahmet Murat.

Ramazan-ı Şerif’in hayatımıza kattığı güzelliği doyasıya hissetmeye çalışmak gerek. Kent hayatının hayhuyu, stresi, kargaşası içinde çoğu zaman böyle güzelliklerin tadını almayı ihmal ediyor, hatta unutuyoruz. Bazen orucun maneviyatına hiç yakışmayan işlerimiz de oluyor. Mesela iftar sofralarını donatırken israf ölçüsünden, hassasiyetinden uzaklaşabiliyoruz. Trafikte, market kuyruğunda ya da birbirimizle temas ettiğimiz başka noktalarda birbirimize öfkeleniyor, hakaretlerde bulunuyor, kavgalaşabiliyoruz. Aynı orucun bir tarafından tutan kardeşler olarak birbirimizin izzetini, hukukunu, hassasiyetini gözetmekten uzak kalabiliyoruz. İşimizi, ticaretimizi, her türlü alışverişimizi yaparken oruçlu olmanın nezahetine, nezaketine uygun davran-maya-biliyoruz. Gönül kırmaktan olması gerektiği kadar kaçınmayabiliyoruz. Bütün bunlarla tuttuğumuz oruca gölge düşürebiliyor, içinde bulunduğumuz manevi iklime zarar verebiliyoruz. Kendimizi, rahmetin yeryüzüne sağanak sağanak indiği bu müstesna mevsimin kazançlarından mahrum kılabiliyoruz. Orucu eksik tuttuğumuzun, niyetimizde noksan olduğumuzun bir işareti bu. Kendimize bunu yapmamak için gayret gösterelim. Şuurumuzu canlı tutacak bir şeyler okuyalım, zihinsel ve duygusal olarak ruh tazeleyelim. Bolca istiğfar edelim, çünkü bolca günah işliyoruz. Allah’ın ve Resulünün anıldığı meclislerde bulunalım. Çokça tefekkür edelim, çokça muhasebeye girişelim, çokça hamdedelim. Birilerine iyilik ve güzellikte bulunmak için fırsatlar üretelim. Birilerinin küçücük vesilelerle bile olsa serinliği, ferahlığı, çaresi, dermanı olmaya yollar arayalım. Birbirimize hayrı tavsiye edelim ve kendimiz başta olmak üzere erişebildiğimiz herkesi her türlü şerre karşı üslubunca, incelikle, zarafetle hatırlatmalarda bulunalım. Çünkü rahmet ayındayız ve günler gelip geçiyor, şu kalan günlerde Allah’ın rahmetiyle dünyanın kirinden pasından yıkanıp arınalım. Bunu nasip etmesi için boynumuzu büküp Rabbimize hulûs-u kalple yalvaralım.

“Allah rahmeti yüz parça olarak yaratmış ve doksan dokuzunu kendi nezdinde tutmuştur.

O, yeryüzüne rahmetin bir parçasını indirmiştir ki yaratılmışlar bu bir parça dolayısıyla birbirlerine merhamet ederler, öyle ki bu rahmet dolayısıyla kısrak, yavrusuna bir zarar gelmemesi için toynağını kaldırır” diye kendisi de rahmet üstüne rahmet vesilesi olan bir hadis-i şerif… İşitene, okuyana, öğrenene vallahi iyi geliyor.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Geldi geçiyor rahmet ayı, bir ucundan tutunalım! 24 Mart 2025 | 189 Okunma Altmış yılıncı gün 20 Mart 2025 | 242 Okunma Sevgisiz kalan katılaşır 17 Mart 2025 | 113 Okunma Güzeli görmek, çirkini bilmek 13 Mart 2025 | 54 Okunma Kaybettiğini bilmeyen neyi arasın? 10 Mart 2025 | 218 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar
Close menu