Yanlış anlama çağı
Söylediğiniz bir şeyin doğru anlaşılma ihtimalinin yanlış anlaşılma ihtimalinden çok daha az olduğu bir devirde yaşıyoruz. Her gün çeşitli mecralarda yanlış anlaşılmaktan muzdarip halde meramının aslında ne olduğunu anlatmaya çalışan bir çok insan görüyorum.
Neden böyle? Eskiden de böyle miydi? Böyleydi de, şimdiki gibi kayda geçmediği için mi gözümüze batmıyordu bu durum? Yoksa tam böyle değildi de şimdi mi böyle oldu? Daha mı yatkın durumdayız şimdi birbirimizi yanlış anlamaya?
Ya da daha mı isteksiziz, birbirimizi gerçekten dinlemek ve anlamaya çalışmak noktasında?
Orta yerde bir şey anlatmaya çalışmak gerçekten zorlaştı. Yazmak da öyle... Herkes, ne dediğinize pek de dikkat kesilmeden kendi bildiği/istediği şeyi anlayıp geçiyor. Kasıt nedir, söz hangi bağlamda söylenmiştir, ne kastedilmiştir, buna takılan insanların sayısı gerçekten azaldı. Bu durumda meramını sözle, yazıyla ya da başka herhangi bir yolla ifade etmeye başlamadan önce beş kere düşünmesi gerekiyor insanın. Söylediğinizin, ifade ettiğinizin yanlış anlaşılma riski çok yüksek çünkü. Sözlerinizden olumlu sonuçlar çıkarılsa da, olumsuz bir yere bağlanmış olsa da, yanlış anlaşılmak çok da isteyebileceğiniz bir şey değil. Çünkü bir meramınız var ve onu anlatmaya çalışıyorsunuz, bunu yapma, sözü söyleme sebebiniz bu. Maksat hasıl olmayacak, söz yerini bulmayacaksa yapmayı niye isteyesiniz?