Gelecek nesillere tavsiyelerim
Her hafta birkaç üniversite kulübü, üç-dört lise, bir-iki sivil toplum örgütü, topluluk önünde konuşmam, soru cevaplamam için beni davet eder. Sanıyorum hayatın anlamını, başarının...
Her hafta birkaç üniversite kulübü, üç-dört lise, bir-iki sivil toplum örgütü, topluluk önünde konuşmam, soru cevaplamam için beni davet eder. Sanıyorum hayatın anlamını, başarının sırrını, mutluluğun anahtarını, güzelliğin püf noktalarını, sağlıklı yaşamın inceliklerini filan, bir şeyleri bildiğimi zannediyorlar!
Esasen hiçbir şey bilmiyorum! Oh, söyledim rahatladım.
Kendine güvenini sürekli beyninde tartışan, sosyalliğin dibine vururmuş gibi yapıp her ortamda yalnız, yalnızken harika hisseden, uyanık kaldığı saatlerin çoğunda hayal kuran, çalışmadığında inceden delirmeye başlayan, sürekli gülüp her durumda hep en kötü ihtimale hazırlanan, öte yandan 25 yaşının olgunluk seviyesinin üzerine de bir taş koyamamış birinden tavsiye almak istediğinizden emin misiniz?
Pekâlâ.
◊ “Nasıl yazıyorsunuz?” Bu soru hep gelir, gelir ve çok gelir. Nereden buluyorsunuz? Nasıl oluyor? Nasıl yazdığımı, büyük sırrımı hemen aktarıyorum: Bilgisayar başında boynum, belim, bıhınım ağrıyana kadar oturarak yazıyorum. Yıllarca ve saatlerce yapsanız, siz de yazarsınız. Çok arzu ediyorsanız derhal masaya oturun ve başlayın.
◊ “Yeteneğinizi ne zaman fark ettiniz?” Hâlâ fark edemedim. Bence yok da öyle bir şey... Yetenek ne Allasen? Son yüzyılın en abartılmış kelimesi. Ne yetenekli insanlar gördüm, piyasada yoktular. Vallahi! Yeteneği olup mutluluk ve başarıdan hiç nasibini almamış çok insan tanıdım ama çok azimli ve çalışkanlar arasında parlamayan yoktu.