Ne yazsam ne yazsam, bir hamak alıp sallansam...
AZ önce 2015 yılında çıkan ‘Memleketi Ben Kurtaracağım’ isimli kitabımın hâlâ sattığı ve hesabıma telif yatması için makbuz kesmem gerektiğine dair bir mail aldım. Kibar...
AZ önce 2015 yılında çıkan ‘Memleketi Ben Kurtaracağım’ isimli kitabımın hâlâ sattığı ve hesabıma telif yatması için makbuz kesmem gerektiğine dair bir mail aldım.
Kibar, kırıcı olmayan ama siyasi hiciv içeren yazılar da vardır içinde. Geçen gün elime alıp baktım. Bu yazıların çoğu şu an yayımlansa sosyal medya ayrı, bazı gazeteler ayrı coşar.
Sadece 4-5 sene içinde ülkede tahammül azaldı, zarafet azaldı, hoşgörü azaldı, (geçici olduğunu düşünsem de) refah bile azaldı ama her platformda troller çoğaldı!
Sosyal medyada artık ifade ve imla yanlışlarından, profil fotoğraf veya sembollerinden, hatta profil altına yazdıkları sahte mesleklerin birbirinin aynısı olmasından trolü uzaktan tanır olduk. Nerede yazarlarsa yazsınlar (bazı gazeteler dahil) bunları ciddiye alan kaldı mı ondan da şüpheliyim. Aralarına akli dengesi yerinde olmayan veya dikkat çekmeye çalışan bazı vatandaşlara çoluk çocuk da karışıp bu güruh çoğunluğu alınca kitle iletişimin, özellikle mesela Twitter’ın pek manası kalmadı.
Oysa gazete yazılarını sosyal medyaya koyduğumuzda geniş kitlelere ulaşır; çok faydalı geri dönüşler, katkılar, ilginç, akıllıca yorumlar okur; fikre katılmasa da zarif eleştiriler yapanlar tanırdık eski yıllarda.
Siyasetten siz de soğudunuz mu?
Siz de mesela TV tartışmalarında siyaset konuşan konukların gittikçe sıradanlaşmaya, vasıfsızlaşmaya, söylediklerinin ise sloganlaşmaya, birbirine benzemeye başladığını hissedenlerden misiniz? “Herhangi bir kahvehanede daha sıkı bir sohbet dinleyebilirdim” dediğiniz oluyor mu? Kırk yılda bir medyada görünen doğru düzgün, bilgili insanların da herhangi bir cenahtan tepki almamak, hakarete uğramamak için veya başlarına bir şey gelme ihtimaline karşın yuvarlak, belirsiz, üstü kapalı konuşmalarından sıkıldınız mı?