İki kutup

Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıya yönelik oldukça farklı noktalardan farklı tepkiler aldım. Hemen özetlemek gerekirse, Türkiye iki kutuplu bir hal almış durumda.Bir taraf ekonominin iyiye gittiğine dair ümitli...

Geçtiğimiz hafta yazdığım yazıya yönelik oldukça farklı noktalardan farklı tepkiler aldım. Hemen özetlemek gerekirse, Türkiye iki kutuplu bir hal almış durumda.

Bir taraf ekonominin iyiye gittiğine dair ümitli ve iyimser konuşurken, diğeri çok yakında geçmişte yaşanan sıkıntıların yeniden su yüzüne çıkacağını savunuyor. Kimin haklı olduğunu bize zaman gösterecek ancak, ben burada konuyu otomotiv açısından yeniden ele almak istiyorum. Öncelikle bu noktadan sonra artık dizel mi alayım benzinli mi sorusunun sonuna geldik ona seviniyorum. Zira, iki üç günde bir diyeceğim, iki üç günde iki üç kez gelen zamlardan sonra dizel ve benzin arasında çok bir fiyat farkı kalmadı. O yüzden Türkiye’de bir tabu yıkılacağını ve dizel satışlarının düşeceğini düşünüyorum.

Hatta kurlardan dolayı akaryakıttaki fiyat artışlarının devam edeceğini de eklemeliyim. Dolayısıyla ana girdi olan akaryakıttaki artışların, tüm ürünlere yansıyarak enflasyonu bir iki puan da artıracağını söylemek gerekiyor. Enflasyon artınca ne olacak, tabii ki hepimiz fakirleşeceğiz. Lakin, enflasyon artışının en önemli etkilerinden bir tanesini faizlerde göreceğiz. Zira, paranın fiyatı olarak adlandırabileceğimiz faiz, fiyatlar genel seviyesi olan enflasyon artışından mutlaka etkilenecektir. Zaten, ortalama faiz seviyesinin enflasyona eşik ya da maksimum 2 puan üstünde olması çok kabul edilebilir bir durum. Dolayısıyla bizim ana sorunumuz faiz değil, enflasyondur. Peki kur artarken, enflasyon çıkarken, faizler de belirli bir seviyenin üstündeyken nasıl bir piyasa bizi bekleyecek.

Öncelikle yüzde 70 ithal araç satılan bir piyasada kurlardaki artışın etiketlere yansıtılmaması mümkün değil. Zira, eldekini satmak sıkıntı olmasa da ikame edecek ürünün maliyetinin artışı firmaların önündeki en önemli sıkıntı. Ya zam yapacaklar ya da satmama yolunu seçecekler.

Bir anlamda satış tarafı satmak isterken finans tarafı zarar yazmamak adına çekimser kalacak.

Tüm bunlar bir araya geldiğinde tüketici açısından satın alım kararının oldukça zor olacağı da bir gerçek.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Son kale 01 Ekim 2018 | 155 Okunma Kiralama yoğun bakımda 17 Eylül 2018 | 208 Okunma Kamu araçları 10 Eylül 2018 | 336 Okunma Keşke yanılsam 03 Eylül 2018 | 189 Okunma İktisadi bakış 27 Ağustos 2018 | 199 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar