4 yüzyıl sonra... Hâlâ?
Avrupa’da “Din Savaşları” diye anılan 30 yıllık süreç 1648 yılında sona ermişti. Hıristiyanlığın Katolik mezhebine bağlı ülkelerle Protestanlığı kabul edenler 1618’den...
Avrupa’da “Din Savaşları” diye anılan 30 yıllık süreç 1648 yılında sona ermişti.
Hıristiyanlığın Katolik mezhebine bağlı ülkelerle Protestanlığı kabul edenler 1618’den başlayarak 30 yıl süreyle savaştılar.
Mezhep uğruna çok kan döküldü.
1648 yılında imzalanan “Vestfalya Anlaşması” noktayı koydu.
Avrupa’da her iki mezhepten çok sayıda devlet ortaya çıktı.
Ama...
“Aydınlanma” çağı başlamıştı.
Luther’in başlattığı ve Bacon’ın, Decartes’ın sürdürdüğü “Tanrı ile insan arasına kimse giremez. Her birey, kutsal kitap İncil’i kendi aklı ve vicdanıyla yorumlar” diye özetleyebileceğim akım Protestan görüşü olmakla beraber, Katolikler üzerinde de etkili oldu.
Katolikler “muhafazakâr” Vatikan geleneğine bağlı kalmakla beraber, kendilerinden farklı Hıristiyan yorumlarına, mezheplere baskı ve dayatma yapmamak çizgisine / anlayışına gelebildiler.
Zaten bu arada yeni akım “aydınlanma” farklı mezheplerden çok sayıda kiliseyi de üretmişti.
Artık Katoliklerin hedef alabileceği kilise / mezhep sayısı bu kadar çok olunca bloklaşma da törpülenmişti.
MEZHEP DEĞİL SİYASET
BİR önemli not daha...
Görünürde “mezhep” çatışması olsa da 30 yıl savaşlarının asıl nedeni “siyasaldı.”
Güç odaklarının iktidarlarını korumak ve yaymak, büyümek için “mezhep” farklılığını kullanmalarıydı.
İnsanlarını, “inançları uğruna savaştıkları” psikolojik yönlendirmeyle cephelere sürmüşlerdi.
Oysa...
Ortada inanç farkı yoktu ki...
Birbirini kılıçtan geçirenlerin hepsi Hıristiyandı.
Peygamberleri İsa’ydı.
Mezhepler, Katolik, Protestan ya da hangi kiliseyse, hepsi İsa’nın ölümünden çok çok yıllar sonra oluşmuştu.
O halde “inançları uğruna” değil, “inançlarını kullananların” siyasi egemenlik, genişleme, iktidar tutkuları nedenleriyle birbirlerini boğazlamışlardı.
YENİ MEZHEP SAVAŞLARI
AVRUPA’daki “Mezhep Savaşları (30 yıl savaşları)” 1618 yılında başlamıştı.
Fransa gibi ülkelerdeki iç savaşlar dahil tüm Avrupa’yı kan denizine çevirmişti.
Aradan 4 yüzyıl (398 yıl) geçti.
Ortadoğu’da “Mezhep Savaşları” ekseninde tüm bölgeyi yangına çevirecek büyük ateşler görülüyor.
Bütün İslam ülkelerini içine çekebilecek büyük yangın, giderek yakınlaşan “vahim” tehlike.
İran’ın başını çektiği ve etki alanını genişletmeye dönük “Şii” dalgası yükseliyor.
Suudi Arabistan’ın “lider” konumunda olduğu “Sünni” coğrafya da kendini, egemenlik ufuklarını bu yükselen dalgaya karşı koruma çabasında.
........................
4 yüzyıl önce Avrupa’yı kan denizine çeviren “Mezhep Savaşları”nda olduğu gibi gene Ortadoğu sürecinde de asıl neden “siyasi...”
Kitlelere “inançları nedeniyle savaştıkları” psikolojisi yükleniyor.
Üstelik siyasi odaklar sadece bölge ülkeleri değil.
Arkalarında bölge dışından ABD, Rusya ile Almanya gibi büyük güçlerin “siyaset/etki alanı” hesapları da var.
Büyük aktörlerin “vekâlet savaşları” için kullandıkları “mezhep farklılıklarından” söz ediyorum. Oysa...