Büyük kayıplar
Milliyet Gazetesi Yazarı Güneri Civaoğlu'nun bugünkü (26.01.2022)'' Büyük kayıplar'' başlıklı yazısı.
Uğur Alacakaptan hocamın 12 Mart 1971 muhtırasından sonra yazdığı mektubu hatırlıyorum.
Bir süre tutuklu kalmıştı.
“Mamak’ta bize buz kırdırdılar. Belim tutmaz oldu… Çok ağrılar çektim” diye yazıyordu.
Dün sevgili hocam karlar altındaki İstanbul’da toprağa verildi.
“Buz kırdırdılar” diye başlayan satırlarını düşündüm.
İçim yandı…
Prof. Uğur Alacakaptan Ankara Hukuk Fakültesi’nde hocamdı.
Dönemin Dışişleri Genel Sekreteri, Büyükelçi Zeki Kuneralp ile birlikte nişan yüzüklerimizi takmıştı.
Nikâh defterimizde de onun ve Ragıp Uluğbay Paşa’nın imzaları vardır.
Uğur hocam daha sonraki yıllarda kurucuları arasında olduğum Güneş gazetesinin ve benim avukatımdı.
Ömür boyu en sevdiğim, saydığım güvenilir bir dosttu.
Uğur hocanın bıraktığı boşluk çok büyük.
ERTELENEN DİPLOMA
Uğur Bey’i, Alacakaptan ailesinin akrabası, yakın arkadaşım - beni gazeteciliğe başlatan- Gürkut Uşaklı’nın anlatımlarıyla gıyabında tanımıştım.
Genç Uğur hukuk fakültesini bitirdiğinde yaşı tutmuyormuş.
“Diplomasını, mezuniyetinden bir yıl sonra alabilmiş…”
Ceza Hukuku Kürsüsü’ne asistan olmuş.
Doktora için İtalya’ya gönderilmiş.
Akrabası Tülay’la evlenmiş.
Gazetecilik nedeniyle üç yıl fakülte imtihanlarına giremedim.
Çok sevdiğim bu meslekte kalıcı olmak için olanca gücümle çalışıyordum.
İkinci sınıfa geçtikten sonra Uğur Bey Ceza Hukuku hocamdı.
Bütün öğrencilerin çok sevdiği, saydığı bu genç hocanın yıldızı parlamıştı.
Kısa süre sonra Hukuk Fakültesi Dekanı oldu.
Ardından…
O yılların en itibarlı kurumu olan TRT Yönetim Kurulu Üyesi…
Atatürkçü, laik, sosyal demokrat tavrıyla sürekli kamuoyu gündemindeydi.
SİYASETÇİ