Deprem sonrası Bodrum’da...
ÖNÜMÜZDE bembeyaz kum zeminde “laguna” gibi deniz. Ege’nin hafif esintileriyle zaman zaman ürperiyor, üzerine sütun sütun yansıyan ışıklar tango yapar gibiler. Ve... Viyolasını geceyi kutsarcasına çalan...
ÖNÜMÜZDE bembeyaz kum zeminde “laguna” gibi deniz. Ege’nin hafif esintileriyle zaman zaman ürperiyor, üzerine sütun sütun yansıyan ışıklar tango yapar gibiler. Ve... Viyolasını geceyi kutsarcasına çalan siyah mini giysisi içinde güzel kadın.
......................
BU güzellikleri depremin bir gece sonrasında Bodrum’da dostlarla birlikte paylaştım.
Caresse Resort & SPA, “seyahat ve yaşam stili dergisi” Conde Nast Traveler uluslararası edisyonu tarafından “Avrupa’nın en iyi resort oteli” olarak seçilmiş. Kutluyorduk. (Aynı seçimde dünya çapında da en iyi 6. resort otel olmuş.)
Gerçi, bir gün önceki 6 buçuk büyüklüğündeki deprem gerçekten korkutucuydu. Ama... “Can kaybının olmaması” nedeniyle “keyfe keder” kertesindeydi.
Ayrıca... Bir olumlu not daha...
Bu büyüklükte bir depreme rağmen evler, oteller, mekânlar arasında yıkılanı hiç olmadı.
“Yapı kalitesi” Bodrum’da galiba diğer şehirlerden daha iyi.
......................
GECEYE dönelim. Caresse, Büyükhanlı ailesinin.
Oğulları Hakan ve Volkan’ın girişimi. Volkan “Bırakın 8’i, 9’u bir yana 10’un üzerinde bir deprem olasılığını bile dikkate alarak yaptık hesaplarımızı, kullandığımız malzemeler de bu düzeyde” diyor. Yani -kendi adımıza- “artçı depremler” kaygımız da yoktu.
Gece boyunca Ankara Hacettepe Konservatuvarı mezunu, filarmoni orkestralarında da çalan Ece’nin viyolasıyla gece aktı.
Caresse, Kenan Doğulu’nun da mekânı sayılır. Her yaz bu otele bakan deniz üzerine kurulmuş “yüzer sahnede” konserler veriyor.
.......................
AMBİYANS ve müzik Levent Severöz’ün ustalığında...Mutfağı, SPA’sı ile keyifli...
Hem kafa dinlemek, hem de bazen Bodrum’da gece hayatına akmak isteyenler için belirteyim.
Bodrum’a “gereği kadar uzak ve yeteri kadar yakın.”
ÇIPLAK AYAKLI KONTESLER
Çıplak ayaklı kadın konseptiyle ilk kez 1954 yapımı “Çıplak Ayaklı Kontes” filminden etkilenmiştim. Humphrey Bogart ile dönemin en güzeli Ava Gardner başroldeydi.
.........................
Sahnede çıplak ayakla şarkı söylediğini gördüğüm ilk sanatçı Emma Shapplin’di.
İncecik bedeni, güzelliği ve sesiyle büyüleyiciydi. “Balmumundan dökülmüş gibi” halk deyişini hatırlatan çıplak ayakları onun başka gezegenlerden süzülmüşçesine görüntüsünü tamamlıyordu.