“Formül” var ama...
Siyasette “olması gereken” ile “olabilecek” her zaman örtüşmez.Gene öyle bir Meclis aritmetiğiyle karşı karşıyayız.AK Parti’ye hiçbir parti “dışarıdan destek” ya da “ortak...
Siyasette “olması gereken” ile “olabilecek” her zaman örtüşmez.
Gene öyle bir Meclis aritmetiğiyle karşı karşıyayız.
AK Parti’ye hiçbir parti “dışarıdan destek” ya da “ortak hükümet” formülüne sıcak bakmıyor.
Diğer seçenek olan “dışarıdan MHP destekli” CHP-HDP veya “dışarıdan HDP destekli” CHP-MHP hükümeti “kan uyuşmazlığı” alarmı vermekte.
Üçünün bir arada hükümeti ise “nehrin denize” değil “denizin nehre” akması kadar olasılık dışı.
Bu hallerin hiçbirinde “çözüm süreci” bir adım ilerlemez.
O halde aklın yolu “büyük koalisyon...”
Yani...
AK Parti - CHP ortak hükümeti.
Türkiye’de “büyük koalisyon” 27 Mayıs sonrası yapılan ilk seçim ertesi kurulmuştu.
İhtilalin devirdiği Menderes’in Demokrat Parti’si ile İnönü’nün CHP’si geniş tabanlı “büyük koalisyonla” önemli misyonu başarıya ulaştırdı.
İki darbe girişimini aştı. Asker vesayetini aşağılara çekerek rejimi yerleştirdi.
Planlama müsteşarlığıyla ekonomiyi derleyip toparladı.
Camilerini bile ayıracak kadar halkın birbirine karşıt hale geldiği süreçten sonra siyasal barışı çatıdan tabana yaydı.
Restorasyonu gerçekleştirdi.
Almanya’daki son seçimler de Türkiye’ye benzer sonuçlar ortaya çıkarınca gene iki büyük partinin koalisyonuna gidilmiş bulunuyor.
Almanya’daki bu “büyük koalisyon” tıkır tıkır işlemekte.
Türkiye için de bir “AK Parti - CHP koalisyon hükümeti” son tahlilde “olması gereken”dir.
- 12 Eylül Anayasası yerine sivil ve çağdaş bir anayasa yapabilir.
Meclis’ten geçirecek çoğunluğa sahiptir.