Futbol ve siyaset
MERHUM Vehbi Koç’la Yeniköy’de yakın komşuyduk. Evlerimiz arasındaki mesafe yürümeyle birkaç dakikaydı. Türkiye’nin en karanlık yıllarında bazı geceler eşimle birlikte yemeğe...
MERHUM Vehbi Koç’la Yeniköy’de yakın komşuyduk.
Evlerimiz arasındaki mesafe yürümeyle birkaç dakikaydı.
Türkiye’nin en karanlık yıllarında bazı geceler eşimle birlikte yemeğe çağırırdı.
Herkesin evlerine kapandığı, burunlarını bile dışarı çıkarmadığı o terör rüzgârının Azrail gibi dolaştığı gecelerde ürkek adımlarla gider ve dönerdik.
Vehbi Bey bana gazeteci olarak izlenimlerimi sorardı.
Kanla lekelenmiş kara haberler ve analizler sunardım.
En gergin günlerinde bile 5’ten 1 fazlasına bile çıkarmadığı sigarasını parmakları arasında yumuşatarak dinlerdi.
Çok üzülürdü.
“Vatanımız varsa biz de varız”söylemini tekrarlardı.
Ve...
Noktayı şöyle koyardı:
“Türkiye ne zorluklar gördü, hepsini aştı. Bunu da aşacak. Neden dersen, hacı amcanın (kendinden zaman zaman böyle söz ederdi) içinden böyle geliyor.”
........................
Vehbi Bey’in kaybı çok büyük boşluktur.
Ancak...
Bazı söylemleri bana “zihnime kazınmış rehber” gibidir.
Referanstır.
Tıpkı “Türkiye bunu da aşar” söylemi gibi.
........................
Milli Futbol Takımımızın İzlanda karşısındaki galibiyeti bana bunları düşündürdü.
“Mucizeye”inanıyorsanız tam bir “mucize...”
4 kez düşeş atmak gibi bir durum.
Türkiye’nin “Play Off”a girmeden doğrudan Fransa’ya finallere gitmesi için 4 düşeş gerekiyordu.
1- Çek Cumhuriyeti Hollanda’yı yenmeliydi.
2- Kazakistan, Letonya’yı kendi evinde devirmeliydi.