Kanlı ve zehirli dişler
"Yılbaşı gecesinin seçilmesi” laik Türkiye’nin “yaşam tarzına” saldırıdır. Bu rezil eylemi üstlenen DAEŞ sadece “çok kan akıtarak ses getirmek” isteseydi daha büyük...
"Yılbaşı gecesinin seçilmesi” laik Türkiye’nin “yaşam tarzına” saldırıdır.
Bu rezil eylemi üstlenen DAEŞ sadece “çok kan akıtarak ses getirmek” isteseydi daha büyük toplulukları hedef alabilirdi.
İstanbul’un çeşitli meydanlarında on binler toplu halde 2017’ye girişi kutlarken, DAEŞ saldırsaydı ölü ve yaralı sayısı çok daha yüksek olurdu. (Allah korusun)
Ama...
DAEŞ laik Türkiye’nin “yaşam tarzını” hedef aldı.
İstanbul gece hayatının “simgesi” olan Reina’yı seçti.
Gerçekten, Reina, İstanbul’a gelen bütün ünlülerin gittikleri, gece hayatının kalbi sayılabilecek mekândır.
....................
Reina’nın kurucusu Mehmet Koçarslan’la telefonla konuştum.
Uzun yıllardır tanırım.
Yüreği Türkiye için atan bir vatan evladıdır.
Mekânına 18 yaşından küçüklerin girememesi için büyük özen gösterir.
“Hepsini kendi çocuklarım gibi görürüm” der.
Koçarslan’la konuştuğum sırada, teröristin kurşunlarıyla hayatını kaybeden garsonun cenaze törenindeydi.
Sesi titriyordu.
Ondan aldığım bilgilere göre, aslında emniyet ciddi güvenlik tedbirleri almış.
Yol kontrollerinin yanı sıra mekânın kapısında da polisler varmış.
Yani...
Şehit olan polisin dışında devletin başka polisleri de orada görevdeymiş.
Terörist uzun namlulu silahıyla etrafı tarayarak ilerlerken dehşet ortamında müdahale edilemediği anlaşılıyor. (Ancak kapıda başka polislerin olduğu konusu kesin doğrulanmış değil. Gene kesin doğrulatamadığım husus da şehit olan polisin üzerinde çelik yelek olduğu... Ancak kalaşnikof mermilerine dayanaklı olmadığı...)
Reina’nın güvenliğini üstlenen şirketin elemanlarında ise silah yokmuş.
“Mevzuata” göre eğlence mekânlarının içinde silah bulundurmak yasak.
.....................
Yeni yıl kutlamalarına “Hıristiyan inancı” etiketi yapıştırmak için uzun süredir beyin yıkanmakta.
Oysa...
Yeni yıl gecesinin “Hıristiyanlıkla “ hiçbir ilgisi yok.
Türkiye’nin 1 Ocak 1926’dan bu yana uyguladığı “Gregoryen takvimi” 1582 yılında kabul edilmişti.
Ama...
Kökeni “Jülyen takvimidir.”
“Gregoryen takvimi”nin 10 gün ilave ettiği “Jülyen takvimi” ise milattan önce
46 yılına aittir.
İsa daha doğmadan 46 yıl öncesine ait bu takvimin ve onun uzantısı “Gregoryen takvimi”nin “Hıristiyanlıkla” hiçbir ilgisi olamaz.
Kaldı ki...
İsa’nın doğum günü olan Noel ise bütün Hıristiyan dünyasında 25 Aralık günü/gecesi kutlanır.
Yani...
Yılbaşının “Hıristiyanlık” âdeti ve “kâfir kutlaması” olduğu yolundaki bütün söylemler safsatadır.
Keşke camilerde hocaların
bu gerçekleri anlatması sağlansa.