Paşa’nın hukuk taarruzu
Dönemin “güçlüsü” savcı Zekeriya Öz’ün odasından ben de geçtim.İpe sapa gelmez saçma sapan birkaç dedikodu satırını o sıralarda hapiste olan Soner Yalçın’ın...
Dönemin “güçlüsü” savcı Zekeriya Öz’ün odasından ben de geçtim.
İpe sapa gelmez saçma sapan birkaç dedikodu satırını o sıralarda hapiste olan Soner Yalçın’ın notları arasında bulmuşlar.
Savcı Öz “davacı mısınız” diye sordu.
O satırların bulunduğu sayfayı okumam için uzattı.
Göz attım.
“Hayır değilim” diye cevap verdim.
Şöyle dediğimi hatırlıyorum:
“Araştırmaları, kitapları olan donanımlı bir meslektaş.
Böyle işlerle uğraşacak değil elbette.
Herhalde kendisine gelen bir dedikodu satırlarını -belki de okumadan- yığınlarla kağıt arasına atmış olabilir.”
........................
Konu kapandı.
Ama konuşmamız sürdü.
O sıralarda günün konusu tutuklanan gazeteci arkadaşlarımız Nedim Şener ve Ahmet Şık’tı.
Kıyamet kopuyordu.
Zekeriya Öz “bunun nedenini anlayamadığını” söyledi ve şöyle dedi:
“Şu sizin oturduğunuz koltukta kimleri sorgulamadım ki!
Ne komutanlar, ne generaller geçti bu odadan ama hiç biri için böyle gürültü kopmadı.
Neymiş bu iki gazeteci meğer!”