Yürüyen tepeler
Gazeteciliğe başladığımda aldığım ilk ders “kısa cümleyle” haber yazmaktı.Sonraları TRT Genel Müdürü olan Doğan Kasaroğlu şefimizdi.Akşamüstü “çay, simit, kaşar...
Gazeteciliğe başladığımda aldığım ilk ders “kısa cümleyle” haber yazmaktı.
Sonraları TRT Genel Müdürü olan Doğan Kasaroğlu şefimizdi.
Akşamüstü “çay, simit, kaşar peyniri” yiyor, benim gibi “stajyer” olan diğer gazeteci arkadaşımla laflıyorduk.
Doğan Abi yanımıza geldi.
Tabaktaki “simidi” gösterdi ve sordu:
“Bunun hepsini birden ağzına atıp yiyebilir misin?”
Cevabını da kendi verdi:
“Elbette hayır.”
Sonra neden bu soruyu yönelttiğini açıkladı.
“Simidi parçalar, lokma lokma yersin. Haber de simit gibidir. Kısa cümleler halinde parça parça yazacaksın.”
........................
İkinci aşama...
AKİS dergisinde “yorumlu haber analiz” yazmaya başladığımda geldi.
Gazetecilikteki asıl ustam Metin Bey “Gerekirse bütün gece uyuma. Olayın son gelişmesine kadar bekle. Ondan sonra haber analizin ve yorum yazın için makinenin başına geç. (Bizim dönemde bilgisayar yoktu, portatif yazı makinelerimiz vardı.)”
Gerçekten Süleyman Demirel’in söylemiyle, “Siyasette 24 saat bile uzun süredir.”
Yorum yapmak için sürecin sonucunu beklemek gerekir.
NYT (New York Times) gazetesinde bir duayen gazetecinin şu söylemini okuduğumu hatırlıyorum:
“Siyaset yorumcusunun birinci işi doğru -neyin olabileceğini- görebilmektir.
İkinci işi ise öngörüsünün neden gerçekleşmediğine sebep üretmektir.”
........................
İşte bu nedenlerle, bir olayın sürecini sonuna kadar izledikten sonra yazmayı tercih ederim.
Hatta...
Mümkünse... Üzerinden 1 gün geçtikten sonra yazmayı.
Bizim meslek deyimiyle “acul (aceleci)” diye etiketlenmeyi sevmem.
........................
Meclis’teki “dokunul-mazlıklar” oylaması -şu satırlar yazılırken- sürüyordu.
Ancak...
Oylar sayılmış ve sonuç açıklanmış olsaydı da bir şey değişmeyecekti.
Çünkü...
Asıl belirleyici oylama cuma günkü ikinci turda.
Birinci turun (dünkü) önemi partiler adına bu konuda yapılacak konuşmalar...
“Meclis TV’nin” yayında olduğu saatlerde kürsüden kamuoyuna verilecek mesajların “siyasi getirisi” olabilir.
O nedenle önce HDP, sonra da CHP “dokunulmazlıkların kaldırılması” müzakerelerinin geç saatlere kaymaması, Meclis TV yayın saatlerinin dışında kalmaması için verilmiş önergelerini geri çektiler.