Bam, bam, bam
Kağıt üstünde en kolay maçın, "en zor" hale gelmesi hiç de "zor" olmadı. Fenerbahçe'nin galibiyet arzusu, sabır yerine "bir an önce" düğmesiyle hareket geçince, baskılı ama verimsiz bir oyun ortaya çıktı...
Klasik Samandıra mikrobu; "Hadi maça heyecan katalım" virüsü iş başındaydı. Bu kez ilk maçında Adil Rami'de kendini gösterdi. Kaptırdı ayağındaki topu, Orgil de hediyeyi kabul etti.
Beraberlik çabuk gelse de, oyunun kendi hikayesi Fenerbahçe'ye "çile" çektirmek üzerindeydi. Rodriguis'in sakatlığı sonrasında Emre'nin oyuna girmesiyle, top tamamen Fenerbahçe'nin kontrolüne geçse de, Ankaragücü'nün direncini kırmak adına pozisyon üretilemiyordu.
Bu noktada, sabırlı oyunla – isteklisi arasındaki fark tartışmaya açılabilir. Akıldan çıktığınız zaman, kaosun içine düşüyorsunuz ve sürekli olarak kalabalığın içine oynamak zorundasınız. Bu ikilemde Ersun Yanal'ın da oyuncularının tecrübesi dışında silahı kalmıyor.