Cocu ne yapacak?
Kendisiyle yeniden anlaşmak isteyen PSV yöneticilerine, "Daha büyük bir proje için ayrılıyorum" dedi Philip Cocu. Fenerbahçe'nin beklentilerini, üç yıl içinde Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olmak isteyen bir amacı ve bu...
Kendisiyle yeniden anlaşmak isteyen PSV yöneticilerine, "Daha büyük bir proje için ayrılıyorum" dedi Philip Cocu.
Fenerbahçe'nin beklentilerini, üç yıl içinde Şampiyonlar Ligi'nin gediklisi olmak isteyen bir amacı ve bu sürede de gelişip-üretmeye başlayacak bir yapı oluşturmayı göze aldı.
Henüz 50'sine gelmeden, üstelik omuzundaki üç şampiyonluk apoletiyle, farklı bir geleceğe meydan okumaya karar verdi. Bunun alt yapısını bilmiyoruz. Ancak Ali Koç'un bize anlattıkları, Comolli ile birlikte süren uzun süreli çalışma, Fenerbahçe'nin futbol olarak bir ekol ve felsefe taşıyan kurumsallığa kavuşması hakkındaki ısrarları hatırlayınca, 111 yıllık kulübün, bir anlayış devriminin eşiğinde olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Barcelona'yı başkalaştıran yine bir Hollandalı; Johann Cruyf'tu.
Katalanları baştan sona organize etti, bunu Hollandalı teknik adamlar ve futbolcular ile yaptı. Total futbolun, tiki-taka ile zirveye oturduğu bir yapıdan bahsediyoruz.
'Bunlar nasıl transfer!' Üstelik bizdeki gibi "Valbuena oynamaz mı?" basitliğinde değil, "İbrahimovic biz de oynamaz" titizliğinde tercihler yapan bir yapıdan bahsediyoruz. Cocu ile bunun Fenerbahçe'ye gelmesi mümkün olacak mı?
Ligin en çok gol atan takımının teknik direktörüne "Defansif oynatıyor" diyen bir seyirci ve yorumcu grubu, bu uzun vadeli tercihleri de anlayamayacaktır. Hatta Ali Koç'a "Bunlar nasıl transfer" diye serzenişte bulununlar da olacaktır.
Bu aşamada, şampiyonluk mecburiyetini de eklersek, Koç ve Cocu'nun sahadan çok, ön yargılar ile mücadele edip, laf yetiştirmeye çalışacakları muhakkak.
Aykut Kocaman'ın hakkının yenildiğine inanan, ama planın olduğu her yerde destek verilmesi gerektiğini düşünen biriyim. Eğer Cocu, yukarıda yazdıklarımız gibi bir planın ve gelişim modelinin parçasıysa, bana tabela değil; sahada ve Samandıra'da yapılanlar konuşur.
Rusya'dan sevgilerle!
James Bond'un filmlerinde seriydi Rusya'dan Sevgilerle... Bu kez bize Dünya Kupası'yla mesajlar gönderiyor. Dört yılda bir futbolun tarzı ve biçimi, Dünya Kupalarıyla şekilleniyor. 2006'ya İtalya'nın çift ön liberosu damga vurmuştu.
2010, tiki-taka'nın hükmettiği, pas oyunu ve topa hakim olmanın yenilmezliğini gösteren İspanya ile geçti.
2014'te bu kez Almanlar top ve oyun hızını sahaya getirdiler.
Çabuk düşün, hızlı davran...
Çalım bile atmadan Brezilya'ya 7 gol attılar. 2018 Rusya'nın kendi felsefesi için hala bekleyişteyiz.
Bugüne kadar gördüğümüz, üst düzey mücadelenin ve taktik disiplinin, yeteneği çamura saplattığı... Arjantin ve Meksika yenilgisiyle Almanya; İsviçre beraberliğinde Brezilya ile bunları yaşadık.
Löw, Mesut Özil'i kulübeye çekmek zorunda kaldı. Arjantin hala Messi'nin ayağına bakıyor.
Brezilya uzatmaları zorlayıp, orta sahalarına sorumluluk verdi.
Takım formasyonu Belçika'yı, duran ve uzun toplar İngiltere'yi potada tutuyor. Hırvatlar müthiş bir özveri ile mücadele ediyorlar.
Her topa, her alana koşuyorlar.
Yani; koşmayana, topun arkasına geçmeyene "ekmek" yok. Bu size, tüm sezon boyunca ısrarla bunu savunup;
"Doğrulardan vazgeçmeyeceğim" diyen birisini hatırlattı mı?