Futbolun adaleti!
Son saniyelerde, santrası yapılmayan beraberlik golü Advocaat’ın defterinin “mucizeler” kısmına not olur. Advocaat'ın, büyük maçlardaki tek planı ile başladı maça Fenerbahçe. Mücadele edecekler...
Son saniyelerde, santrası yapılmayan beraberlik golü Advocaat’ın defterinin “mucizeler” kısmına not olur.
Advocaat'ın, büyük maçlardaki tek planı ile başladı maça Fenerbahçe. Mücadele edecekler ve geçen dakikalarda neler olacağını hep birlikte bekleyeceklerdi. Sahaya çıkan takımın yedekleri arasında "Neden oynamıyorum?" diye soran olacağını sanmıyorum ama İsmail Köybaşı'nın "neden oynuyorum?" endişesine kapılması sürpriz değil. Kupa etabındaki grup maçlarının penaltılı, kırmızı kartlı kahramanı olarak, Beşiktaş deplasmanında Quaresma'nın karşısında görev alması, hangi kriterin eseridir merak etmiştir muhakkak.
Bir futbolcu elbette kötü gününde olabilir. Hata da yapabilir. Biz buna genel de "Takımını eksik oynattı" diye yaklaşırız. İsmail'in performansında ise "rakibini fazla oyuncu ile sahada tuttu diyebiliriz. Son maçta Tosic takımını eksik bırakmıştı, İsmail Beşiktaş'ı fazla oynattı. Planlar tutmayınca hamle de yapılır. Maç ikili performanslar ile dengedeydi ama böylesine gerilimin yükünü taşıyamayanlar, skoru değiştirecekti. Beşiktaş'ın öne geçmesi, ikinci yarıdaki anlayış ile Atiba'sızlıktan doğan dezavantajların da yok olmasını sağladı.
Fenerbahçe'nin önlemlerle bezenmiş taktik örgüsü, rakip bekleri hücuma sokmuyor, Beşiktaş ataklarını kanatlara yayılmaya zorluyordu ama, hücum için oyuncu inisiyatifinden başka seçenekleri yoktu. Lens'e ikili baskı geldi sürekli. Salih hamlesi belki de bunu değiştirmek, genç futbolcunun oyun zekasına güvenerek, top kayıplarını göze almaktı. Önemliden öte, "değerli" bir maçtı. "Yenilmemek" üzerine kurduğu planların sol bekini, sağ bek olarak oynatması yüzünden yerle bir olması, Advocaat'ın anı defterinde yerini alacaktır elbet. Son saniyelerde, santrası yapılmayan beraberlik golü de defterin "mucizeler" kısmına notlanır.