Taşın suyu!
Maç öncesinde altıncılıktan çok kimlerin Kadıköy'deki son maçı olabilir diye konuşuyorduk. Herkes birkaç isim saydı. Bir çoğunun sözleşmesi bitiyordu, normal yorumlardı...
Ancak maçın teknik yeterliliği veya yetersizliği gözümüzün önüne serildikçe, devam etmesi anlamsız olanlar da kendilerini belli ettiler.
Antalya'nın ilk golünde Sadık'ın aldığı pozisyon veya müdahale aklı, Mehmet Ekici'nin temposuzluğu, yeni sezonda yine aynı dertleri taşımaları demek. Transfer yasakları sürerken, bu kararları vermek de öyle kolay olmuyor. Ancak bu sıkıntıların bedeli, en önemli emekçiye; Mehmet Topal'a fatura olarak döndü. Tribündekiler toz konduramadıkları "top kırıcılara" olan öfkelerini, sezonun belki de en fedakâr oyuncusuna fatura etti. İyi veya kötü oynadığı birçok maç vardır ama kötü koştuğu tek maçı bulamazsınız Topal için. Kibir ve öfkenin hedefi olarak seçilmesi de sürpriz değil aslında. Oynayan oyuncunun protesto edildiği günlerdeyiz. Tribün raconu bile bitmiş Kadıköy'de... Yazık.
Son maçın sıkıcılığından kurtulmak adına, Bülent Korkmaz'ın klasik taktiğinden uzaklaşıp, takımını öne gönderdiği bir maç oldu.