Şimdi Türk lirası için ne yapmak lazım?
Türk lirasına bir şeyler olduğu konusunda herhalde kafamızda bir soru işareti yok. Bakınca görülüyor. 2008 yılının Ağustos ayında 1 Türk lirası, 85 cent (Amerikan kuruşu) ediyordu. 2018 yılının...
Türk lirasına bir şeyler olduğu konusunda herhalde kafamızda bir soru işareti yok. Bakınca görülüyor. 2008 yılının Ağustos ayında 1 Türk lirası, 85 cent (Amerikan kuruşu) ediyordu. 2018 yılının Ağustos ayında 1 Türk lirası, artık 19 cent ediyor. Nedir? 10 yılda Türk lirası, Amerikan doları karşısında neredeyse yüzde 80 eridi. Bu hadise öyle birkaç gündür olmuyor. 10 yıldır böyle devam ediyor. Ne oldu da böyle oldu konusunda, doğrusu, yeterince konuştuk. Bundan sonra, buradan çıkışı gündeme getirmek lazım. Bugün başlayayım.
“Şimdi Türk lirası için ne yapmak lazım?”. İlk bakışta aklımdaki soru böyleydi. Ama aslında doğru soru bu değil. Doğru soru şudur: “Şimdi Türkiye ekonomisi için ne yapmak lazım?” Liranın erime süreci, Türkiye ekonomisinin zafiyetinin göstergesidir yalnızca. Türkiye ekonomisi zaten düşündüğümüz kadar güçlü olsa paramız böyle pul olmazdı. Malum, cevaplar orta yerde zaten. Marifet doğru soruyu bulmakta. Peki şimdi Türkiye ekonomisi için ne yapmak lazım?
Önce şu zafiyet meselesinden başlayayım. Ekonomiler ikiye ayrılır: Kendi imkanları ile büyüyenler ve yabancıların sağladığı imkanlarla büyüyenler. Türkiye, kendi büyümesini finanse etmek için yeterli kaynağı kendi başına üretemeyen ve büyümek için yabancıların himmetine muhtaç olan bir ülkedir. Cari işlemler açığımız, bildiğimiz tarihin başından beri Türkiye ekonomisinin temel zayıflığıdır. Dün de öyleydi. Bugün de öyledir. Son 15 yılda Türkiye ekonomisinde bu açıdan değişen hiçbir şey olmamıştır. Herkesin kendisine kumpas kurduğuna inanan bir milletin, büyümek için yabancıların himmetine hala muhtaç olmayı kafaya pek fazla takmıyor olması doğrusu ilginç bir durumdur.
Şimdi diyeceksiniz ki, Amerika’nın da cari işlemler açığı yok mu? Doğru. Var. Ama cari işlemler açığı veren ülkeler de ikiye ayrılır. Bastığı parayı herkesin talep ettiği ülkeler ile bastığı paraya herkesin aynı rağbeti göstermediği ülkeler. Türkiye, ne yazık ki halen ikinci gruptadır. Birinci grupta tek başına Amerika vardır. Yakın gelecekte bu durumun değişebilme ihtimali de yoktur. Bastığınız parayı sizden başka talep eden yoksa cari işlemler açığı başa beladır. Türkiye’nin yüksek büyüme volatilitesi ve uzun vadeli belirsizliği, hep aynı kaynaktan beslenmektedir. Nokta.
Geleyim asıl soruya. “Şimdi Türkiye ekonomisi için ne yapmak lazım?” Önce meseleye tekil hadiselere çözüm getirmek için ayrı ayrı değil bütüncül bakmak lazımdır. Mesele tek tek delikleri yamamakla çözülebilecek bir hadise değildir. Tek tek ağaçlardaki yangına bakmak yerine ormanın bütününe bakmak gerekir. Benim aklımda doğrusu ya beş temel nokta var, bütüncül bir strateji tasarlamak için ele alınması gereken.
Öncelikle makro ve finansal istikrarı yeniden tesis etmek gerekiyor. Orman yangınlarında birinci olarak yapılması gereken husus yangını sınırlandırıp söndürmeye odaklanmaktır. Burada da yapılması gereken ilk öncelik budur. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunda yeni kuşkular yaratacak adımlardan itinayla kaçınılmalı; Banka, uzun uzun para politikasında sadeleştirmeden bahsettikten sonra yeniden eski karmaşık işlere geri döndüğü izlenimini vermemelidir. Bu hafta olanlar bize ders olmalıdır. Ayrıca Türkiye, bundan böyle kurallı maliye politikasını benimseyeceğini açıklamalı ve buradan hareketle kamu harcamalarına hareketli bir üst limit getirilmelidir.