Can Ataklı kardeşim beni düşünme, 1 milyon dolarlık rüşvet pazarlığını hemen açıkla!
Geldim diyelim, ne diyeceksin Can? Ne konuşacağız seninle? Ben sana çok basit bir soru sordum, her zamanki gibi yine bana hırladın durdun!
Can'ım benim, sana bir kaç soru sordum şaftın kaydı. Ne dedim ben sana; "Birbirimizin görüşüne katılmayabiliriz ama eleştiri hakkımız bâki kalsın" demedim mi?
Sen ne yaptın peki?
Her zaman yaptığını tabii ki..
"Aptal" dedin...
"Cahil" dedin...
"Yüzsüz" dedin...
"Arsız" dedin...
Bir sürü hakaret...
Senin seviyene inmeyeceğim Can.. Sana hakaret etmeyeceğim, küçük düşürücü ifadeler kullanmayacağım. Benim için kullandığın bu sıfatların tamamını da sana iade ediyorum.
Sen hakaret ederek bana cevap verdin ama, kusura bakma yaptığın hakaretler sana yeni sorular sormama engel olmayacak.
"Can Ataklı kimin için 1 milyon dolarlık rüşvet pazarlığı yaptı?" soruma cevap verirken "rüşvet pazarlığı" yaptığını kabul ettin, daha doğrusu inkâr etmedin. Ve yine her zaman olduğu gibi laf kalabalığı yaptın: