Bir daha asla!
Olan oldu ve muhakkak ki olanda hayır var. 15-16 Temmuz gecesi millet sokağa çıkıp ihanet ordusunu kuşattı ve o sayede hükümete bağlı kuvvetler milletin omuzları üzerinde yükselerek hainlerin tepesine binebildi. Polis daha...
Olan oldu ve muhakkak ki olanda hayır var. 15-16 Temmuz gecesi millet sokağa çıkıp ihanet ordusunu kuşattı ve o sayede hükümete bağlı kuvvetler milletin omuzları üzerinde yükselerek hainlerin tepesine binebildi. Polis daha donanımlı olsaydı, tankları etkisiz hale getirmeye yarayan silahlara da sahip olsaydı ve daha hızlı hareket etseydi, milletin kıyamı olmadan binseydi hainlerin tepesine, zaferimiz bu kadar derin olmazdı. Üstelik, çatışmalarda çok daha fazla insanımız can verebilirdi.
Olan oldu ve muhakkak ki olanda hayır var, evet; fakat şu soruları yine de sormamız gerekiyor:
AK Parti iktidarı, öteden beri, dünyada askerî darbe tehdidine maruz kalma ihtimali en yüksek siyasi iktidar olduğu halde, bir askerî darbe teşebbüsü halinde tam olarak nelerin yapılacağı, darbecilerin tam olarak nasıl geri püskürtüleceği hakkında bugüne kadar hiç kafa yormadı mı? Bir mücadele planı hazırlamadı mı? Etkili bir mücadelenin maddi şartlarını oluşturmadı mı? Polisin elinde tankların paletlerine sıkacak basit bir RPG’nin bile olmaması, yedi düvele meydan okumayı temsil eden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni hava saldırılarına karşı koruyacak bir füze sisteminin bulunmaması vs, vs, vs, nasıl izah edilebilir? Ya millet o gece sokağa çıkmasaydı? Ya FETÖ ve müttefiklerinin darbe teşebbüsü erkene alınmayıp milletin ayakta olduğu akşam saatlerinde değil de planlandığı gibi sabaha doğru saat 03:00’te gerçekleşseydi? Ya Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları da işin içinde olsaydı?