Çay muhabbeti
Eskiden (1980’li-90’lı yıllar) Ankara’daki Sakarya Çay Ocağında ve İstanbul’daki Erenler Kahvehanesinde solcularla ve Kemalistlerle sert tartışmalara girerdik. Adamlar acayip acayip laflar ederdi, ‘Yuh’ derdik. Bizim...
Eskiden (1980’li-90’lı yıllar) Ankara’daki Sakarya Çay Ocağında ve İstanbul’daki Erenler Kahvehanesinde solcularla ve Kemalistlerle sert tartışmalara girerdik. Adamlar acayip acayip laflar ederdi, ‘Yuh’ derdik. Bizim laflarımız da onlara pek acayip gelirdi, ‘Yuh’ derlerdi. Sertti tartışmalar; yine de espriler gırla giderdi. Beraber gülebiliyorduk ve bazen birbirimizin laflarını beğendiğimiz de oluyordu.
Genellikle birbirimizi ikna edemeden, ama aramızda bir ünsiyet kurmuş olarak -veya aramızdaki ünsiyeti geliştirmiş olarak- kalkardık masadan. Kalkarken “Çaylar bizden” / “Yok bizden” diye kavga ettiğimiz çok olmuştur.
Çayımızı içen veya çayını içtiğimiz adamlarla merhabamız devam ederdi haliyle. Dost olmasak da ahbap olurduk. Birbirimize nazımız geçerdi.
***
Kendi kendime soruyorum: Savcı veya hakim olsaydım, eskiden ‘Siz şimdi tam olarak ne diyorsunuz, bir anlatın hele. Sonra da beni bir dinleyin’ diye tartışmaya davet ettiğim veya tartışma davetlerine icabet ettiğim kimseleri şimdi hapse mi attırırdım acaba? Devlet adamı olsaydım, ‘Ülkemiz hakkında kötü niyetler besleyen bu kimseleri ikna etmek için uğraşmaya gerek kalmadı. Gücümüz yerinde, kanunlar müsait; bırakalım da tutuklansınlar, içeride akılları başlarına gelsin’ mi derdim?